1989 yılı sonrasında, dünyadaki keskin siyasi kutuplaşmanın; soğuk savaşın sona ermesi ile yaşanan siyasi yapıdaki köklü değişim ve bu değişimin yanı sıra teknolojik gelişimdeki süreklilik ile etkinlik kazanan iletişim kanalları,bilginin değerinin sürekli artması ile finansal sermayeye/üretime dayalı pazarların yerini, müşteri odaklı ve yoğun rekabete dayanan yeni anlayışın aldığına tanık olduk.
Yine 20. Yüzyılın son çeyreğinde hızla gelişen haberleşme kanalları
ile haber kaynakları; yazılı basına kıyasla çok daha etkili olan televizyon ve özellikle internet, 21. Yüzyıl insanının hemen her şeyden süratle haberdar olmasına; çok hızlı bilgi edinmesine ve böylece, kendisine; çevresine ait yaşam şartları ile diğerlerini kıyaslamasına imkan sağlamıştır. Tüm bunlar yaşanırken, sermaye hareketinin hemen tüm dünyayı kapsar şekilde gelişmesi, küresel şirketler kavramının oluşması ve bu şirketlerin; markaların müşteri üzerindeki etkilerinin kendilerine özgü pazarlama reklam faaliyetleri ile artması, tabii ki hepimizi; tüm açık toplumları daha fazla tüketir ve daha fazlasını (nicel ve nitel açıdan) ister hale getirmiştir. Bir yanda müşterilerin sürekli artan farklı beklentileri, öte yanda yoğun rekabet ortamında ayakta kalma ve Pazar payını artırma hedefleri üreticileri, markaları zorlamış ve müşteriye yönelik daha fazla seçenek sunma, farklılık yaratma noktasına getirmiştir. Bu durum, müşterilerin beklentilerinin üreticiler tarafından sürekli irdelenmesine, yeniliklerin, yaratıcı fikirlerin ve uygulamaların müşteri tarafında talep yaratacak; satın alma kararına dönüşmesini sağlayacak düzeyde geliştirilmesine zemin hazırlamıştır Tabii ki tüm bu gelişmeler, günümüz gayrimenkul sektörüne de yansımıştır. Artan müşteri beklentilerine cevap verebilmek, yoğun rekabet ortamında avantaj sağlamak amacı ile inşaat şirketleri, farklı seçenekler üretmeye ve sunmaya başlamışlardır.
2000’li yıllar Türkiye ‘sinde gayrimenkul satın alımı, önceki dönemlere özgü barınma ihtiyacının yanı sıra, alımı yapmakta olan müşteri segmentine; müşteri özelliklerine bağlı olarak; yalnızca ikamet ihtiyacını karşılamak ve kiradan kurtulmak, kira geliri elde etmek, uzun vadeli yatırım yapmak, yaşam standardına uygun konut ve/veya işyeri satın alarak kendi standardına uygun kullanım kolaylığı elde etmek, konforlu yaşam ve prestijelde etmek gibi farklılıklar gösterirken, yine son dönemde ticari gayrimenkul piyasasındaki gelişmeler,bu alanın ayrıbir uzmanlık konusuna dönüşmesine zemin hazırlamıştır.
Genel anlamda gayrimenkul satın alımındaki amaç; sebebi her ne olursa olsun; genel geçer kural olan; alıcının, ihtiyacını karşılamasıdır. Temel yaşam ihtiyaçlarımızdan olan barınma ve beslenme şartı bizi, ihtiyaç sahibi olarak konut ve/veya ticari gayrimenkul alımına yöneltmektedir.
Ticari gayrimenkul grubuna; büro/ofis, dükkan/mağaza, otel/motel, yurt/recidence, iş merkezi/plaza, fabrika, depo, lojistik merkezi, benzin istasyonu v.b. girmektedir. Süreç odaklıbir bakış açısı ile inşa, teknik donanım, mevzuata uygun ruhsat, izin ve belgeler sonrasında kazanacağı fonksiyon bakımından, sanayi imarlı ve benzeri arsalar da ticari gayrimenkuller ile bağlantılı değerlendirilebilir. Bunlardan günümüz insanını en çok ilgilendiren; en yoğun satın almaya veya kiralamaya konu olanlar, ticari kullanım ve/veya yatırım amaçlı olarak değerlendirilenler; şehir merkezlerindeki merkezi iş alanlarında bulunan dükkan/mağaza, büro/ofis ve yiyecek-içecek grubu restoranlardır.
Ticari gayrimenkul alımında amaç; ya faaliyete konu işe uygun bir gayrimenkul sahibi olarak, kira giderlerinden kurtulmak ve yerleşik bir düzen tutturmaktır. Ya da gelir elde etmek, yatırım yapmaktır.
YORUMLAR