Bu haftasonu yapılacak olan Türkiye Seyahat Acentecileri Birliği'nin (TÜRSAB) başkanlık seçiminde, TURSAB Yeniden platformu ile başkanlığa iddialı bir giriş yapan Firuz Bağlıkaya AirportHaber'in sorularını yanıtladı.
Öncelikle TÜRSAB’a ilişkin hedefleriniz ve projeleriniz neler?
Öncelikli hedefimiz TÜRSAB’ı tekrar saygın bir kurum haline getirmek. TÜRSAB turizm çarkının en önemli dişlisiyken kaybettiği itibarla günden güne küçülmüş ve varlığını sürdürebilmek için turizmden uzaklaşıp farklı kulvarlara savrulmuştur. Bugün bakıldığında 11 şirketi olan ve turizmden başka farklı pek çok ticari ilişkilerin içine girmiş bir yapılanma görüyoruz. Maalesef TÜRSAB acentelerin yıllardır çözüm beklediği sorunları rafa kaldırmış seçimden seçime vaatlerle oyalanan bir örgüt haline gelmiştir.
TÜRSAB’ın yüzünü tekrar acentelere çevirip kârlılığı artırmak hedefindeyiz. Yurt içi ve yurt dışı fuarlarda daha güçlü bir TÜRSAB, yerel acentelerin turizm pastasından daha fazla pay aldığı, yandaşın değil tüm acentelerin hakkının savunulduğu, şeffaf bir örgüt haline geleceğiz. Acenteler yapılamayan mali genel kurullardan, açıklanmayan bilançolardan usandı. Biz yönetim kadromuzu da hep birlikte seçeceğiz, ihaleleri de hep birlikte yapacağız, hesabımızı da hep birlikte verecek ve modern, yenilikçi, saygın bir TÜRSAB inşa edeceğiz.
TÜRSAB uzun süredir aynı başkan yönetiminde, seçimlerde bu durumun dezavantaj olacağını düşünüyor musunuz?
TÜRSAB 6500 acenteden oluşan çok büyük bir meslek örgütü. TÜRSAB’ın 22. Genel Kurulu’nda oy kullanmak için 4776 acente başvuruda bulundu. 18 yıllık Başaran Ulusoy dönemi boyunca bu katılım en fazla 2060 oldu. Bugün bu sayının iki katından fazla artış göstermesinin nedeni sanıyorum acentelerin artık bu gidişe dur demek istemesi, 18 yıllık döneme tepki ve en önemlisi bizim etkimiz.
Ben daha çocuk diyebileceğiniz yaşlardan itibaren turizmle iç içe oldum. Acentelerde, otobüslerde, otellerde çalıştım. Turizmin her cefasını çektim çok şükür bugün insanlara ekmek verebilecek bir noktaya geldim. Benim turizmden başka bir işim yok. Ancak bakıldığında diğer başkan adaylarının inşaat şirketleri, müteahhitlik firmaları, lojistik şirketleri ve dahası var.
Turizmi araç olarak kullanmanın peşindeler. Ben TÜRSAB’a hizmet etmeyen şirketleri kapatacağım dedikçe onlar daha da şirket kuracağım diyorlar. Ortak bir dil kullanmaları normal çünkü onlar iş adamı ve TÜRSAB’ı holding olarak görüyorlar. Bizim ‘şirketleri kapatacağız’ diyerek yaptığımız radikal çıkış dikkate alınmalı. Çünkü turizmci kimliği burada belirginleşiyor. TÜRSAB kimsenin aracı olmamalı, TÜRSAB bir ekmek teknesidir. Dümene artık turizmciler geçmeli. Ben acentelerin TÜRSAB’a sahip çıkacağına ve artık ticaretle değil turizmle iç içe olarak ve acentecilik yaparak kazanmayı isteyeceklerine eminim.
Uzun süreli başkanlığa nasıl bakıyorsunuz, bu duruma kısıtlama getirecek misiniz?
Kesinlikle getireceğiz. TÜRSAB bir saltanatlık makamı değil. Maalesef günden güne buna dönüşmüş durumda. 18 yıl ne demek? Siz 18 yıl boyunca neyi yapamadınız da hala onlarca, yüzlerce vaatle ortaya çıkıyorsunuz? Her sene yeni bir şirket kurulmuş, acentelerin alın teriyle keyfi ticaretler yapılmış. Kendi akrabalarının şirketlerine ihale dahi yapılmadan işler verilmiş ki bunu en son Turizm Bakanlığı Müsteşarı’nın yaptığı trafik kazasıyla ortaya çıkan olayda gördük. Bizim o olay için de eleştirimiz TÜRSAB’ın bakanlığa araç vermesi değil.
Bakanlığa 75 otomobil ve iş makinesi filosu tahsis edilirken Başaran Bey neden hiç ihale yapmadan direkt kendi oğlunun şirketine işi verdi? Tabi 18 yıl bir makamın en başında olursanız artık ortada örgüt falan kalmaz. 6500 kişilik aile olması gereken örgüt, makam sahibinin çekirdek ailesine hizmete başlar. Resmi internet sitemiz www.tursabyeniden.com’dan seçim beyannamemizi inceleyin vaatlerimizin en başında ‘başkanlık’a dönem sınırlaması getirmek var. Başkanlık 2 dönemle sınırlandırılacak. TÜRSAB Türkiye Seyahat Acenteleri Başkanlığı değil, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği olacak.
Türk turizminin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizinle birlikte neler değişecek?
Turizmi etkileyen pek çok faktör var. Fiziki, coğrafi ve kültürel koşulların yanında dış politika ve dünya gündemi turizmin kalp ritmini etkiliyor. Günümüzde yaşanan terör olayları ve krizler turistin profilini de turizmin yönünü de değiştiriyor. Rusya’dan gelen turistte düşüş yaşanırken Türki Cumhuriyetler ve Orta Doğu’dan fazlaca insanın Türkiye’ye geldiğini görüyoruz.
Tabi burada sorulması gereken soru ülkeye gelen yabancı profili nasıl? Turizm diliyle yanıtlamak gerekirse kaliteli turist sayısında önemli ölçüde düşüş var. Gelen turistin ekonomik gelir düzeyi son 10 yıla nazaran düşmüş vaziyette. Bizlerin Avrupa’yla ve zengin ülkelerle daha iç içe olması ve gelir düzeyi yüksek, para harcayan turisti ülkeye taşıması gerekiyor. Biz yurt dışı temsilinde çok daha güçlü bir TÜRSAB inşa etmek istiyoruz.
Online alanlarda daha güçlü bir acentecilik anlayışımızın olması gerekiyor. Bugün bakıldığında internetten elini çekmiş bir acentecilik anlayışıyla siz booking.com gibi sitelerle mücadele edemezsiniz. He derseniz ki dünyanın en büyük portalını kuracağım, bu da hayal görmek olur. Bugün bookin.com’un 20 milyar dolar geliri 20 bin çalışanı var.
Türkiye’nin tüm turizm gelirleri 35 milyar dolarken siz kalkıp da dünyanın en büyük portalını kuracağım derseniz göz göre göre yalan söylersiniz. Biz acentelere ücretsiz yazılım desteği, indirimli yakıt, iletişim harcamalarında indirim, artıracağımız teknik yardımlar, bilişim dünyasında ve online alanlarda daha etkin bir acentecilik anlayışı inşa edeceğiz. Bizimle birlikte TÜRSAB modernleşecek, çağa ayak uyduracak.
TÜRSAB bir dünya markası olmak zorunda çünkü işi dünyayla. Bugün yabancı dili olmayan insanlar tarafından bir turizm markasının yönetilmesi inanın bizi çok üzüyor. Siz halı tüccarı değilsiniz ki, siz Türk lokumu da satmıyorsunuz, siz ülkenizi anlatmak istiyorsunuz, dünyayı anlamak istiyorsunuz. Kesinlikle modernleşilmeli, kesinlikle koltuklardan kalkılıp artık iş yapılmalı.
Acenteler nasıl bir avantaja kavuşacak? Havayolları internetten bilet satıyor. Acenteler de etkilendi bu durumdan. Acentelerin haklarını nasıl koruyacaksınız?
Acentelerin en çok canını yakan konuların başında havayolları ile yaşanan haksız rekabet yer alıyor. Havayolu taşımacılık yapmıyor acenteciliğe soyunmuş, acenteler birliğiyse acentecilik yapmıyor ticarete soyunmuş. Herkes kendi işini yapmalı. Turizmin içinde tabi ki sadece acentecilik yok. Seyahat var, konaklama var, yeme içme var, tarih var, eğlence var, sosyal ve kültürel daha pek çok alan var. Bu alanlarda tabi ki siz otobüs şirketleriyle, otellerle, müzelerle, pek çok diğer sosyal ve kültürel faaliyet alanıyla iç içe oluyor ve birlikte yol alıyorsunuz. Ancak bugün tüm iştiraki kurumlarla kavgalı ve kendisi bu işlere soyunmuş bir TÜRSAB görüyoruz.
Biz kurumlarla barışmak ve herkesin kendi işini yapmasını istiyoruz. Siz başkasının ekmeğinin peşine düşmeyin, başkası da sizinkinin peşine düşmesin. Havayollarıyla, Diyanet İşleri Başkanlığı’yla, online portallarla yaşanan haksız rekabeti biliyor ve sorunları hep birlikte yaşıyoruz. Devlet ve kamuyla yakın temaslarda bulunan, masada söz sahibi olan bir örgüt olursak eğer haklarımızı daha rahat koruruz.
Masaya elini vuran değil, saygı duyulan ve masaya davet edilen bir TÜRSAB olmak gerekiyor. Projeler geliştirdik ve geliştirmeye devam ediyoruz. 6500 tane acentenin desteğiyle itibar edilen dev bir örgüt olursak eğer haklarımızı hukukla ve kanunla korur, akılla ve aşkla çalışırız. Bu; sektöre büyüme, acentelere kârlılık ve her birimize huzur olarak geri döner.
YORUMLAR