Ege Yapı Gayrimenkul Geliştirme Yönetmeni Fadime Baştürk ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.Fadime Bastürk 4 yılı aşkın süre ile Ege Yapı'da kadın lider olarak görevini sürdürmektedir.
Türkiye’de iş hayatında başarılı bir kadın olarak; gerek iş hayatı gerekse sosyal hayatta kadının konumunu nasıl yorumluyorsunuz?
Türkiye’de kadın – erkek eşitliği, kavram olarak yasalarla sağlanmış görünse de maalesef halen kadınların en temel hakları ihlal edilmekte, eşit ve özgür yaşam hakları sekteye uğratılmaktadır. Yaşanan ayrımcılık özel hayatta olduğu kadar, iş hayatında da baş gösterdiğinden, sosyal yaşam ve çalışma hayatındaki eşitsizlik kavramı kalkmadan yasaların vermiş olduğu hakların kadınlar tarafından kullanılmaları pek de mümkün görünmüyor.
Sanayileşme süreci ile birlikte kadınlar erkeklere kıyasen ucuz işgücü olmaları sebebiyle iş hayatında tercih edilir olmuş ve akabinde erkek tekeli kırılmış, günümüze kadar azalarak devam eden ezilen kadın işgücü modeli bu olumsuz statüden çıkma çabası içine girmiştir. Fiziki gücün önemini yitirmesi ve zekanın ön plana çıkmasıyla birlikte kadınlara olan ihtiyaç büyümüş ve dezavantajlı konumlarından pembeleşen bir çalışma hayatına geçiş başlamıştır. Hızla gelişen dünyada, kadınların eğitimsel ve bilinçsel gelişimi, yasal, siyasal, teknolojik, sosyo-kültürel değişimlerin de yardımıyla artmış ve çalışma hayatındaki önemleri daha belirgin hale gelmiştir. Ancak günümüz koşullarında dahi, kurumsallıktan uzak işverenlerin sığ bakış açıları, rakip erkek çalışanların kompleksleri, kadınların ailevi sorumluluklarının fazla olmasının bahane gösterilmesi gibi nedenlerden ötürü kadın çalışanlar, çoğu zaman kendilerinden daha tecrübesiz, genç ve kültürsüz bir erkek tarafından yönetilmekte ve kariyer hedeflerinin önü kesilmektedir.
Kadınlar günümüzdeki statülerine ulaşıncaya kadar çok yol kat etmiş ve birçok başarıya imza atmıştır, yeni nesillerin bunu ivmelendirerek daha parlak bir çalışma ve sosyal yaşama sahip olacakları inancındayım. Bizler kadın olarak bilinçli bir şekilde gelişemezsek, hayatımızdaki erkeklerin bir eş, bir evlat, bir kardeş olarak gelişemeyeceklerini gözden kaçırmamız gerektiğini, en fazla da erkeklerin bunu gözetmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kadın olmanın artılarını hissettiğiniz durumlar oldu mu? Bu konuda neler anlatabilirsiniz?
İş hayatında kadın çalışan olmanın dezavantajlarını bir kenara koyarsak, avantaj sağladığı durumlar da var elbette. Kadınların genel olarak iş takibini daha fazla önemsediklerini ve daha detaylı çalıştıklarını düşünüyorum. Birçok işi aynı anda yürütebilmeleri de kadınların avantajları arasında. Erkeklere göre kadınların en büyük farklılığı duygusal zeka olarak daha üstün olmaları ve bu sayede kazandıkları yüksek iletişim becerileri, daha ılımlı ve dengeli yapılarını kullanarak çözüm odaklı yaklaşım sergileyebilmeleri ve insan odaklı konularda daha başarılı olmaları diyebiliriz. Ayrıca sabırlı olmamız da pes etmeden hedeflerimize emin adımlarla varmamızı sağlıyor.
Çalıştığınız kurumda kadın erkek oranına baktığınızda yeterli düzeyde mi, kurumunuzun kadın çalışanlara bakış acısı ve sağladığı imkanlardan bahsedebilir misiniz?
İnşaat sektöründe kadın çalışan sayısının erkeklere kıyasen daha az olduğu bir gerçek. EgeYapı Group olarak değerlendirildiğinde bu sayı oransal olarak son duruma göre %40’ın üzerinde. Ancak kuruluşundan bu yana bakıldığında kadın çalışan sayısında artan bir grafik söz konusu, hedefimiz bu sayıyı daha da yükseltmek. EgeYapı Group sahip olduğu vizyon sayesinde çalışanlara fırsat eşitliği sunabiliyor ve bu yaklaşım doğrultusunda birtakım işletme politikaları ve kurumsal uygulamaların geliştirilmesi için çalışmalar yapmakta. Bu bakış açısı ile çalışanların pozisyon, terfi, ücret ve yan haklar gibi ekonomik fırsat eşitliğini daha da geliştirerek, tüm çalışanların memnuniyetini sağlamayı ve iş yerine artan bağlılık sayesinde de çalışanların performanslarına olumlu katkıda bulunmayı hedeflemektedir.
Oturacağınız evi seçerken kriterleriniz neler olmuştur?
İstanbul’da gün geçtikçe artan trafik sebebi ile yolda harcanan zamandan kazanmak çok önemli ve bu da ancak ev ile iş arasındaki mesafeyi kısaltmakla mümkün. Dolayısıyla oturduğum ev, işyerimin lokasyonuna göre değişken ancak yine de sosyal hayata yakın merkezi bir konumda olması gerekiyor. Bunun yanı sıra güvenlik, otopark, depreme dayanıklı olması, yürüyüş yapılabileceğim park, orman ya da koru gibi parkurlara yakınlık, oturacağım evi seçerken dikkat edeceğim diğer hususlardan.
Evinizi dekore ederken gözettiğiniz olmazsa olmazlar nelerdir?
Rahatlık, fonksiyonellik, sadelik ve doğallık.
Moda gelir geçer. Sizin evinizde her daim görmekten hoşlandığınız parçalar, taşındığınız her eve götürdüğünüz eşyalar nelerdir?
Her daim çiçek görmekten çok hoşlanırım, koku ve renkleriyle pozitif enerji verdiğine inanıyorum. Kitaplarım, kitap okuma koltuğum, bakır kahve cezvem diğer vazgeçilmezlerimden.
İstanbul’da oturmak için hangi semti ve neden seçersiniz? Yatırım yapmak için hangi semti seçersiniz?
Oturmak için seçtiğim semt işime yakın olduğu için şu anda Üsküdar-Bulgurlu ancak ileride bahçeli bir evde yaşamayı planlıyorum. İstanbul gibi gittikçe sıkışan ve küçülen apartman dairelerinin hızla arttığı ve arsa arzının gün geçtikçe tükendiği bir metropolde bunu gerçekleştirmek pek mümkün değil ancak İstanbul İl sınırlarına yakın çok güzel, doğa içinde, fiyatları da İstanbul’a göre oldukça makul yerler var.
Yatırım amaçlı bir ev alacaksam, üretici firmanın güvenilirliği ve inşaat kalitesi, gayrimenkulün prim potansiyeli ve kira getirisinin yüksek olması, altyapısıyla birlikte gelişen bölgelerden biri olması, ödeme koşulları gibi faktörler etkili olmakta, dolayısıyla semt ismi vermek yerine bu hususları bir arada değerlendirmek daha doğru olur.
YORUMLAR