20 yılı aşkın İletişim Sektörü kariyerini Kadın Öncü Lider ortaklarından olduğu, GTC İletişim Danışmanlığı şirketi ile 10 yıldır devam ettiren Sevgili Banu Buyurgan ile sohbetimiz Perşembe gününüze renk katacak..
Türkiye’de iş hayatında başarılı bir kadın olarak gerek iş gerekse de sosyal hayatta kadının konumunu nasıl yorumluyorsunuz?
Çalışmak ve kadın olmak bir aslında. Tarihimiz kadınlarımızın başarı hikayeleri ile dolu. Anadolu size tarlada çalışan kadını, kentleşen bölgelerimiz ise fabrikalarda, kamuda, özel sektörde farklı kademelerde çalışan kadını anlatıyor. Sonra, zaman ilerliyor ve bir bakıyorsunuz ki; kadın aslında hayatın her alanında çalışıyor; farklı şapkalar taşıyor; anne, ev kadını, iş kadını… Ama modern sanayi dönemini dikkatlice incelediğinizde maalesef kadınların iş hayatındaki yerinin beklenenin çok altında olduğunu görüyorsunuz. Türkiye nüfusunun yarısı kadın ve bu 38 milyona denk geliyor. Okuma yazma oranı ise oldukça yüksek %93’ü okuma yazma biliyor. Kadınların kamusal alanda üst düzey yönetici pozisyonunda istihdam oranı maalesef yüzde 9 civarında, çok düşük. Özel sektörde oran daha yüksek ancak yine de yeterli değil. Kadın olarak çalışma hayatının her alanındayız; ancak “karar alıcı” pozisyonlarda; yönetici pozisyonlarındaki oran maalesef çok düşük… Bu düzeyi artırmanın yolu da eğitimden ve istihdamda eşitlik ilkesinin kararlıca uygulanmasından geçiyor. Kentlerde kadınlar eğitimde sınırları zorluyor ancak yönetici pozisyonuna gelebilmeleri için rakipleri pozisyonundaki erkeklerin üstünde bir performans sergilemeleri gerekiyor. Yanlış hatırlamıyorsam Dünya’da adı John olan CEO’ların sayısı bile kadın CEO’ların toplam sayısının çok üstünde… Bu da gösteriyor ki kadınlara yönelik eğitim ve iş hayatındaki fırsat eşitliği sorunu; sadece ülkemize özgü değil… Kadın siyasetin, iş hayatının içinde hak ettiği yeri almalı; bunun için sadece devlet ve toplumdan beklenti içinde olmamak; kadın olarak hak ettiğimizi alabilmek için daha çok çalışmamız, anne olarak da çocuklarımızı bu bilinç ile yetiştirmemiz gerekiyor. Yani aslında sorunun çözümü yine kadınlarda… Toplum ve sistem olarak da çok çalışan, yetenekli kadınlara fırsat verilmesi gerekiyor. Kadın zaten doğası gereği sosyal bir varlık. Gündemi takip ediyor, trendleri takip ediyor. Sosyalleşmek ve iş hayatında başarılı olmak aslında birbirine alternatif değil; aksine birbirini tamamlayan iki unsur. Başarılı bir iş kadını olmanın en önemli gerekliliklerinden biri, gündemi, trendleri takip etmek; sürekli kendini güncellemek. Sosyalleşmek kendini güncel tutmanın ana kanallarından biri. Ayrıca ruh ve beden sağlığı için de çok önemli. Spor yapmak, müzikle ilgilenmek, hatta dans etmek, sinema, tiyatro, sanatı takip etmek, sosyal bir projeye katkıda bulunmak; başarılı bir insan olmanın tanımı da artık değişti; sadece iş hayatınızdaki başarılar ile değerlendirilmiyorsunuz; sosyal yaşamdaki rolünüz, sosyal alana katkınız ve ne kadar güncel olduğunuz ile birlikte değerlendiriliyorsunuz ki bence de “başarı” tanımının yeni konfigürasyonu bunların tamamını içeriyor.
2- Genç iş kadınlarına tavsiyeleriniz nelerdir?
Genç hemcinslerimin üç konuya dikkatlerini çekmek isterim; hedef sahibi olmak, sadece meslek sahibi olmak değil; bir alanda uzmanlaşmak ve kendini güncel tutmak… Geçmiş kuşaklardan gelen ‘çok çalışma’ kültürünü kendine zaten düstur edinen genç iş kadınlarının kendilerine bir alan seçerek o alanda derinlemesine uzmanlaşmaların, o alanın vazgeçilmezi olmalarını öneririm. Günümüz dünyasının uzmanlara ve kendi uzmanlık alanlarında fark yaratan kadınlara ihtiyacı var. Kadınların mutlaka en sevdikleri mesleği seçmeleri ve o mesleğin içinde de çok belirgin bir alanda uzmanlaşmaları gerekiyor. Önümüzdeki dönemin de iş trendi bu olacak… Sevdiğiniz işi yapınca artık o sizin yaşam biçiminiz de oluyor ve “çok çalışıyorum yoruluyorum” psikolojisi; “ben böyle yaşıyorum ve keyif alıyorum” a dönüyor. Sevilen işi yapmak başarıyı da beraberinde getiriyor zaten… Ve tabi en önemlisi sürekli kendini geliştirmek, hem iş hem de sosyal alanda her zaman kendini güncel tutmak… Bir diğer önemli konu ise; mutlaka kendilerine bir hedef koymalılar ve bu hedefe en yakın gördükleri, idol seçtikleri kişilerin tecrübelerinden faydalanmalarını, kendilerine rehber edinmelerini, biyografi okumalarını öneririm.
3 – Oturacağınız evi seçerken kriterleriniz neler olmuştur?
Evin büyük camlarının olması ve güneş alması benim için en önemli kriter… Sonrasında semt geliyor. Tabi benim yaşam tarzıma uygun; iş ve sosyal hayatım iç içe dolayısıyla; hayatımı kolaylaştıran beni yormayan bir ortamda yaşamak isterim. Evin ölçeğinden çok enerjisi beni etkiliyor… Kendimi huzurlu hissetmek; güvende hissetmek ve yaşamın içinde hissetmek… Bir de iş dünyasının temel bir kriteri var Türkiye’de de kabul gören: Ev, iş yerine yakın olmalı. Evden çıkıp da; trafikte dağılmamalısınız; yaşam kalitenizi düşürmemelisiniz. Beni evime en çok bu özellikler bağlıyor.
4- İstanbul’da oturmak için hangi semti ve yatırım yapmak için hangi semti seçersiniz?
İstanbul’da oturmak için Avrupa yakasında Maçka, Arnavutköy, Bebek, Yeniköy olabilir; Anadolu yakasında ise Kuzguncuk, Çengelköy, Kalamış olabilir… Yatırım için Maslak civarı, Halkalı ve kentsel dönüşüm alanları olabilir…
6- Ev satın alma kararında kadınların asıl karar mercii olduğunu düşünüyor musunuz?
Kesinlikle. “Yuvayı dişi kuş yapar” atasözünü bugün her kuşak iliklerine kadar hissediyor. Yalnız yaşayan kadınların durumu bile yalnız yaşayan erkeklerden farklı. Ev; kadınlar için “yuva” ve sürekli üstünde çalışıyor, değiştiriyor, geliştiriyor… . Ev yaşam tarzının merkezindeki unsur kadın için… Kadın kendini sadece kendi dış görüntüsü ile değil evi ile de ifade ediyor. Hobisi aynı zamanda. Yaşayacakları, şekillendirecekleri evin nasıl olması gerektiğine kadınlar karar veriyor. Ev, insanın en özeli, kendisini yansıttığı alan. Kadın estetik bir varlık; estetik kaygısı yaşayan bir varlık dolayısıyla bunu evine yansıtıyor bu da evin seçiminden başlıyor. Kadınlar; seçtikleri ev ile yaşam tarzının çok önemli bir unsurunu da seçtiklerinin çok bilincinde. Araştırma yapıyorlar. Kadınların seçiminde ev ve sosyal yaşam trendleri de etkili oluyor tabi bir diğer önemli karar merci ve nedeni ise çocuklar… Kadınlar ailelerinin de güvenli ve rahat edecekleri bir ortamda yaşamasını istiyorlar.
YORUMLAR