Türk Eğitim Vakfı Kurumsal İletişim Müdürü Sevgili Ayçe Özatalay konuğumuzdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi mezunu Özatalay 15 yılı aşkın iş hayatı deneyimi ile Cuma günümüze ışık oldu
Türkiye’de iş hayatında başarılı bir kadın olarak gerek iş gerekse de sosyal hayatta kadının konumunu nasıl yorumluyorsunuz?
Kadınlar toplumun kız çocuklarını yetiştirirken gözettiği bazı kalıplardan ötürü potansiyellerini yansıtamamaktadır. Fakat aile bilinçli olursa kızlarını geleneklerden kopmadan ama kalıplara da sokmadan yetiştirirlerse, onların eğitimlerini desteklerlerse ve onları yetenekleri doğrultusunda yönlendirebilirlerse kadınların yükselmesi kaçınılmaz olur. Kadınlar ev idaresi, çocuk bakım ve yetiştirme, iş hayatı, sosyal yaşam vb. konuları mükemmel bir ahenk içinde organize ederek çoklu görev yönetimini büyük bir başarı ile yürütebilme yeteneğine sahiptir. İşte bu potansiyel birçok kurum tarafından keşfedilmiş, teşvik edilmiş ve dünyada kadınların yönetim kadrolarında istihdamı artırılmıştır. Ülkemizde de bu bilincin ve tutumun yaygınlaştırılmasını umut ederim.
Genç iş kadınlarına tavsiyeleriniz nelerdir?
Yolun başındayken ve eğer sadece kendilerinin yaşamını idame ettirmekle yükümlülerse “bencil” olmalarını öneririm. Kendilerini tanıyıp önceliklerini, temel prensiplerini ve hedeflerini belirledikten sonra; sosyal hayata, çevre oluşturmaya, kişisel gelişime, sosyal sorumluluğa ağırlık versinler. Yaş ilerledikçe hayatlarına kendilerinin yanı sıra, iş, eş ve çocuk girdiğinde bu yukarıda saydıklarım eksik kalırsa mutlu olmaları çok zor, mutlu olmayan kadın başarılı olamaz. Öyle olunca da ne kendine, ne işine, ne eşine, ne çocuğuna faydası olur.
Oturacağınız evi seçerken kriterleriniz neler olmuştur?
Benim için her zaman evin büyüklüğü, tesisatı, imkanları vb. yanında en önemli kriterim muhit olmuştur. Ben doğma büyüme Kadıköylüyüm. Üniversiteden mezun olduğumda ailemden ayrı yaşamaya başladım ve bir süre Cihangir, Ortaköy gibi Avrupa yakasının nispeten güzel ve modern semtlerinde yaşadım ama Anadolu yakasındaki huzuru, izole hayatı bulamadım. İşten çıksam da işteymişim gibi bir keşmekeş etrafımı sarmıştı. O zaman fark ettim ki Avrupa yakası benim için okul, iş yani bir koşturmaca ile özdeşleşmiş Anadolu yakası ise yuva, huzur ile… O zaman herkes bana şaşıyordu bu güzelim semtlerde neden mutlu değilim diye. Ama ben evimden çıkınca sakin bir ortamda yürüyüş yapmayı, egzost kokusu değil deniz kokusu solumayı seviyorum. Yani benim için öncelik konum.
İstanbul’da oturmak için hangi semti ve Yatırım yapmak için hangi semti seçersiniz?
Oturmak için Kadıköy – Bağdat Caddesi hattını, Yatırım yapmak için de yine bu hatta ek olarak Çekmeköy, Tuzla, Üsküdar, Ataşehir’i belirtebilirim.
Ev seçerken nelere dikkat edersiniz?
Evin planı ve kullanışlı olması çok önemli 3 oda deyip de kutu kutu odalar olmaması, banyo ve yatak odalarının bir alanda salon, mutfak, antrenin bir alanda toplanması gibi mesela.
Güneş alması, havalandırmaya müsait olması, depreme dayanıklı olması, balkonu olması, bahçeli olması, otopark, asansör, hidrofor vb. hesapların iyi yapılmış olmasına dikkat ederim.
Ev satın alma kararında kadınların asıl karar mercii olduğunu düşünüyor musunuz?
Ekonomik özgürlüğü olan ve evin gelirine katkısı olan her kadının bu hakkı elde ettiğine inanıyorum. Bunun dışında kalan kadınlarımızın da sosyal politikaları güzel yürüttüğünü ve o evde en çok zaman geçiren bireyler olarak karara etkili olduklarından şüphem yok.
YORUMLAR