"Strazburg'da 31. kez toplanan Avrupa Konseyi YBYK Genel Kurulunda Türkiye'deki belediye başkanlarının durumu ve Kıbrıs Raporu görüşüldü." Cumhuriyet Halk Partisinden (CHP) Beşiktaş Belediye Meclis Üyesi Selin Deniz Bozkurt !5 Temmuz gecesini Avrupa Konseyi YBYK Genel Kurulunda yabancı delegelere anlatırken duygulu anlar yaşandı. "
Cumhuriyet Halk Partisinden (CHP) Beşiktaş Belediye Meclis Üyesi Selin Deniz Bozkurt da, darbe girişimi sırasında yaşadığı duyguları delegelerle paylaşarak, “ Öncelikle raportörlerin objektif değerlendirmeleri sonucu tarafımıza yapmış oldukları sözlü bilgilendirme için teşekkür ederim, bu bizler için çok değerli. Türkiye’nin durumu diğer konsey delegesinin belirttiği gibi anlaşılması güç değil çok net. Eğer o girişim başarılı olsaydı burada 18 kişilik Türk heyetine ayrılan koltuklar boş kalacaktı. O akşam tanklar Boğaziçi Köprüsü’ne çıktığında ki (şuanda o köprünün adı Şehitler Köprüsü), ben yarın mesleğime, siyasete devam edebilecek miyim sorusunu aklımdan geçirdim. Unutmayalım Temmuzun 15’inde yaşadığımız darbe girişimi, kalkışma Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasasında yer alan Laiklik ilkesine karşı yapılanmış ve din istismarı yapan bir birlikteliğin Fetullah Gülen terör örgütünün bir hareketidir ayrıca bu hareket gençlerimizi yaş almışlarımızı ayırmadan bir çok vatandaşımızın hayatına mal olmuştur.’’dedi
Ayrıca Türkiye yaşanmaz bir hale geldi, savaşlar oluyor insanlar yaşayamıyor, aşırı bir baskı söz konusu Türkiye’de tamamen cadı avı yapılıyor diyerek aşırı sert tepki veren bir diğer ülkenin delegesine karşı ise “ Türkiye’nin bir Anayasası var. Gerekli eleştirileri muhalefet olarak bizler yapıyoruz. Cadı avı kelimesini bu şekilde bize karşı kullanmanızı kaba buluyorum, ancak Türkiye’de bir hak ihlali olduğu anda gerekli uyarıyı muhalefet grupları mutlaka yapacaktır, bunun olmasını bizlerde istemeyiz. Ayrıca bu hak ihlalleri fazlalaşır ise Devlet Anayasaya bağlı kalmalıdır, hakları iade etmelidir ve gerekirse tazminat ödemelidir. Bunların hepsi Anayasa’mız da mevcut. Dolayısı ile Anayasal sınırlar içerisinde insan haklarını korumalıyız. On dört yıl boyunca Doğu’da yaşamış bir insan olarak Güneydoğu’da da bir hak ihlali var ise bunun mutlaka doğruya geleceğine inanıyorum. Türkiye Doğusundan Batısına, Kuzeyinden Güneyine sahip olduğu karınca kadar toprağı dahi olsa bizim için değerlidir ve biz ona sahip çıkmak zorundayız. Eleştirilerin dışarıdan bir gözle yapılması daha kolay oluyor, içeriden yaşamak daha farklı bir durum. Öncelikle bireysel hayatlarımızı ve haklarımızı analiz etmeli bunları korumanın yollarını aramalıyız, biz de bunun için uğraşıyoruz.’’ dedi.
YORUMLAR