Tarihsel sürece bakıldığında mermer, özellikle son iki yüzyıla kadar yapıların ana malzemesi olmuştur. Mermer bazen strüktür elemanı, bazen örtü malzemesi, bazen de kaplama görevini üstlenmiş ve dünyanın hemen her bölgesinde yaygın olarak kullanıla gelmiştir. Mermer, tapınaklarda ‘’Tanrılara Adanmışlığın’’, dünyanın yedi harikasından biri olan piramitlerde ‘’Ölümsüzlüğün’’, Tac Mahal’de ‘’Sevginin’’, Selimiye Camii’nde ‘’İhtişam ve Yüceliğin’’, Çin Seddi’nde ‘’Korkunun’’ dili olmuştur.
Mermerin yaygınca kullanımında, çok özel bir madencilik faaliyeti gerektirmeyen doğal bir kaynak olmasının yanı sıra kolay işlenebilme ve etkin psikolojik özellikleri de etkili olmuştur. 1800’lü yıllara kadar ‘’masif, strüktürel eleman’’ olarak kullanılan mermer, bu tarihten sonra endüstri devriminin de etkisiyle taşıyıcı malzemeden çok ‘’kaplama’’ olarak kullanılmaya başlamıştır.
Endüstri devrimi sonrası gelişen yeni inşaat malzemelerinin çok sayıda ve çeşitte olması, mermere göre üretimlerinin daha kolay ve ekonomik olması ve esnek olması gibi özellikleri mermerin kullanımını engellemiştir. Bununla birlikte, son yıllarda, özellikle çevre bilincinin gelişmesi ve doğaya geri dönüşümün başlamasıyla tekrar kullanım alanları ve miktarı artan mermer henüz modern mimaride layık olduğu yere ulaşamamıştır. Mermer, her geçen gün sayılan ve çeşitleri artan yeni malzemelerle rekabet etme durumundadır.
YORUMLAR