Osmanlıca Tapu Terimleri Sözlüğü

Osmanlıca Tapu Terimleri Sözlüğü

Eski tapularda yer alan Osmanlıca tapu terimlerinin Türkçe karşılıklarını aşağıda yer almaktadır

03 Şubat 2016 - 10:22

Eski tapularda yer alan Osmanlıca tapu terimlerinin Türkçe karşılıklarını aşağıda yer almaktadır. Bu terimleri Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü adına Hayrettin Gültekin hazırlamıştır.

Ahkâm : Hükümler

Ahz u kabz : Her iki sözcük, almak anlamına gelir.

Ahz u itâ : Alıp verme

Akâr : Gayrimenkullerden kirâ yoluyla sağlanan gelir

Akârât : Gelir sağlayan gayrimenkuller

Akârât-ı Vakfiyye : Vakıf gayrimenkuller; evler, dükkânlar ile bunların getirdiği gelir

Akçe : Osmanlı döneminde gümüş para cinsi ve birimi

Akid : Sözleşme, bir sözleşmede taraf olan kişi

Âmm : Genel, umumi, herkese ait

Âmme emlakı : Kamu taşınmaz malları

Âmm ve şâmil : Umumi ve kapsamlı

Amme arâzisi : Kamu toprağı

Arâzi-i mîrîye : Mîrî yani devlete ait topraklar, arazi-i emiriyye

Arz : Toprak; sunma, bildirme

Arzen : Genişlik, en

Arâzi-i mahmiyye : Geliri (rakabesi) Hazineye ait bulunan araziden koru, mer’a, yol, pazar yerleri gibi halkın gereksinimlerine ayrılmış yerler

Arâzi-i mukâta‘a : Maktû (götürü) bir vergiye bağlanmış arazi, kesime verilmiş topraklar; devlete hizmeti geçen önemli kişilere bizzat devlet tarafından geliri veya vergisi terk edilen topraklar

Arâzi-i mahlûle : Tasarruf sahibinin intikal sahibi bırakmaksızın ölümü ile hazineye dönen miri arazidir.

Arâzi-i mektûme : Devlete ait olduğu halde, devletin hakkı çiğnenerek haksız ve fuzulen işgal edilen arazi

Arâzi-i mezrû‘a : Ekilen arazi

Arâzi-i selîha : Çıplak arazi

Arazi-i seniyye : Saltanat makamını işgal edenlere ait toprak

Asabe-i nesebiyye : Kan ve soy yoluyla akraba

Asiyâb : Değirmen

Aslah (eslah) : En uygun (Vakfiyelerde en uygun oğul diye geçer)

Atîk : Eski

-B-

Bâ : Farsça ile, -li, lu eki

Bâ-temessük : Temessük ile (tasarruf olunan toprak)

Bâ-hüccet : Hüccet ile (tasarruf olunan toprak)

Bâ-tapu : Tapu ile (tasarruf olunan toprak)

Ba‘de : Sonra

Ba‘demâ : Bundan böyle

Bâc : Örfî vergi

Bâd-i hevâ : Kayıt dışı, önceden belirlenenin dışında gelen gelir; Bedava, parasız

Bâb : Bölüm, kapı

Bâni : Kuran, yapan, bina eden

Bedel-i ferâğ : Miri arazi ve çifte kiralı (icareteynli) vakıf taşınmazlarının tasarruf haklarının devredilmesi karşılığı alının paradır.

Bedel-i misl : Arazi hukukunda tasarruf hakkı karşılığı emsaline uygun ödenen para

Bedel-i müsemmâ : Akitte tayin olunan bedel

Benûn : Üç veya daha ziyade çocuklar

Ber-mûceb-i âtî : Aşağıda geleceği gibi, Aşağıda ifade olunacağı üzere

Ber-mu‘tâd : Alışılageldiği üzere, devamlı yapılagelen usule göre

Berî‘ü′z-zimme : Zimmetten veya borçlardan kurtulmuş, temize çıkmış

Bey‘-i bi′l-istiglâl : Satış ve kiralamanın aynı anda yapıldığı satış, malı satıp aynı anda gelir ve menfaatını elinde tutuma

Bey‘-i bi′l-vefâ : Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden evvel yapılmış gayri menkul rehni, vefaen satış, satılanın ileride satan tarafından geri satın alınması şartıyla yapılan satış

Bey‘-i bi′ş-şart : Şartla satım, şartlı satım

Bey‘ u şirâ : Alış-veriş, alım-satım.

Beyninde : Arasında, aralarında

Bidâyet : Başlangıç

Bin : Oğul

Bint : Kız

Bilâ : -sız ekinin görevinde olmak üzere Arapça sözcüklerin başına getirilerek sıfat yapar ve bileşik yazılır.

Bilâ-zevc : Kocasız, kocası sağ olmadığı halde

Bilâ-zevce : Karısız, karısı sağ olmadığı halde

Bilâ-veled : Çocuksuz, çocuğu olmayan

Bilâ-ebeveyn : Anası ve babası olmayan

Bu dahi : Bu da bir öncesi gibi, yukarıda geçenin aynısı

-C-

Câr : Komşu

Câri : Uygulanan

Cânib : Taraf, cihet, yön

Cânib-i yemîn : Sağ taraf

Cânib-i yesâr : Sol taraf

Cihet-i i‘tâ-yı senet : Senetin veriliş sebebi, (iktisâb)

Cebel : Dağ

Cenâh : Yan taraf

Cenâb : evin yan tarafı, avlu (hürmet bildirilen sıfat olarak da kullanılır)

Cenûb : Güney

Cedîd : Yeni

-D-

Dâyin : Alacaklı

Dâimi kayıtlar : Tapu İdarelerinde iş sahiplerinin müracaatı üzerine tutulan kayıtlar

Deyn : Borç

Defter-i Hâkânî : Eskiden taşınmazlar hakkındaki kayıt ve tescillerin işlendiği defterin adı. Tapu-Tahrir Defterleri için de bu ad kullanılmıştır. Bugünkü tapu sicilinin karşılığıdır.

Defter-i Hâkânî İdaresi : Şimdiki tapu dairelerinin eski adı.

Defter-i Hâkânî Nâzırı : Osmanlı Devleti zamanında tapu ve kadastro işlerine bakan nâzır, bakan

Der-Sa‘âdet : Osmanlı Döneminde İstanbul′a verilen ad

Derûn : İçinde

Devir ve temlîk : Bir hakkın bir kimseden başka bir kimseye geçmesi

-E-

Eb : Baba, ata

Eben an cedd : Babadan oğla (Ebâ an cedd)

Ebnâ : Oğullar

Ebnâ-yı ebnâ : Kız ve erkek çocukları ile kız ve erkek torunları ifade eder.

Ebeveyn : Ana, baba

Ebvâb : Kapılar

Ekber : Daha (en, pek büyük), vakfiyelerde geçer.

El-yevm : Halen, bugün

Emâkin : Mahaller, mekanlar, mevkiler, yerler

Esbâb : Sebepler

Esâmi : İsimler

Eşcâr : Ağaçlar

Eşcâr-ı müsmire : Meyveli Ağaçlar

Eşcâr-ı gayr-i müsmire: Meyvesiz ağaçlar

Eş :Onun

Eşhâs : Şahıslar

Erba‘a : Dört

Erbâb : Sahipler, malikler

Etrâf-ı erba‘ası : Dört tarafı

Evkâf : Vakıflar

Evkâf-ı Hümâyûn : Padişahların ve padişahlara mensup olanların vakıfları

Evlâd-ı sulbiyye : Vakıfta bir kimsenin çocuklarını anlatan terimdir. Bir adamın torunları onun evlâd-ı sulbiyyesidir.

Evlâd-ı ümm : Ölenin ana bir oğlan ve kız kardeşleri

Evrâk-ı müsbite : Tapu sicilini tamamlayan belgeler

Evlâd-ı inâs : Kız çocukları (vakfiyelerde geçer)

Evlâd-ı yol : Çoluk çocuk (vakfiyelerde)

-F-

Ferâğ : Satış (Bir mülkün tasarruf, sahip, olma hakkını başkasına terk etme, Arazi Kanununda ise miri veya vakıf arazinin yararlanma hakkının satışı) Fevk : Üst

Fevkânî : Binanın üst kısmı, binanın üst katı

Fevkânî tahtânî : Altlı üstlü

Fevt : Ölüm

-G-

Garb : Batı

Gars : Ağaç, fidan dikmek

Gayr-i menkûl : Taşınmaz mal

Gayr-i musakka : Susuz

-H-

Hafîd :Torun

Hakk-ı karâr : Arazi Kanunun 78 nci maddesinde belirtilen nizasız 10 yıllık zilyetlik

Hakk-ı şurb : Su hakkı

Hâne : Ev

Hatt : Çizgi, sınır çizgisi

Hüccet : Delil

Hüccet-i şer‘iyye : Şeriyye mahkemelerinden sırf mülk taşınmazlar için verilen belge

Hâvî : İçine alan, ihtiva eden

-İ-

İbn : Oğul, erkek çocuk

İbniyye : Ölenin oğlunun kızı veya oğlunun oğlunun kızıdır.

İbnân : İki çocuk

Îcâr : Kiraya verme

İcâre : Kira, gelir

İfrâz : Parçalara ayırma

İhyâ : Diriltme, canlandırma, tazelik verme

İhyâen : (Ham arazinin) ıslahıyle iktisap

İhyâ-yı mevât : İşlenmemiş toprağı ekime elverişli bir hale getirme, işleme

İntikâl : Geçirim; geçme, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının yasa ile belli kesimlere geçmesi

İntifâ : Yararlanma, kullanma

İrs : Veraset, soya çekim

-K-

Kuyûd : Kayıtlar

Kuyûd-ı kadîme : Eski Kayıtlar

Kadîm : Eski Kal : Sökme, çıkarma (ağaç)

Kâin : Bulunan, mevcut olan

Karye : Köy

Kebîr : Yaşça büyük, kebîre: büyük kız evlat (vakfiyede geçer)

Kurâ : Köyler

Kürûm : Bağ çubuğu

Köm : 1- Küme , yığın 2- Küçük ağıl

-L-

Lâ-bî-şartın : Şarta dayanmaksızın

Leb-i derya : Deniz kenarı, sahil

Li-ebb : Baba bir kardeş

Li-ümm : Ana bir kardeş

Livâ : Sancak; Osmanlı döneminde sancak olarak tanımlanan idari birim. Başında sancakbeyi bulunurdu. Tanzimat sonrası dönemde livânın başında bulunan görevliye mutasarrıf da denilmiştir.

Li-ecli’l imâr : İmar edilmek üzere

-M-

Maâdîn : Madenler

Ma‘an : Beraber, birlikte

Mâbeyn : Ara

Mâbeyn senedi : Ara senedi

Mâfevk : Üst mahal

Mağrib : Garp, batı, batıda bulunan

Mahal : Yer

Mahdûm : Oğul, evlat

Mâ-i câri : Akarsu

Mâ-i lezîz : İçilecek su, lezzetli su, memba suyu

Mahdum :Oğul, evlat

Mâlik : Mülk arazinin sahibi

Ma‘rûf : Herkesçe bilinen

Ma‘tûh(e) : Bunamış, bunak; sakat, kötürüm, amelmânde

Ma‘tûk : Azat olunmuş, azatlı

Mazbata : Tutanak

Mazbût vakıflar : Yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıflar; bir vakıf iki şekilde mazbut vakıf olur; ya bütün vakıf yöneticileri ölmüştür veya vakfeden kişi yönetici göstermemiştir. Bu durumda bu vakıfların yönetimi devlet tarafından ele alınır; devlet bu yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü eli ile kullanır.

Mebâni : Binalar, yapılar

Mebde’ : Başlangıç

Meccânen : Ücretsiz, parasız,karşılıksızMeclis-i idâre : İdare meclisi, yönetim kurulu

Mecmû‘an : Toplu olarak, toptan

Mecmû‘u : Tümü, tamamı

Me’cûr : Kiraya verilen şey, kiralanan

Mecelle : Osmanlı İmparatorluğu′nda Tanzimat′tan sonra yapılan kanunlaştırma hareketleri sırasında, Ahmet Cevdet Paşa’nın başkanlığı altındaki bir bilim kurulu tarafından hazırlanan, dayanağı İslam dini olan, daha çok borçlar hukukunu ve kısmen de eşya hukuku ile yargılama hukukunu içine alıp, aile ve miras hukukunu kapsayan, kazuist metoda göre hazırlanmış 1851 maddelik bir yasa.

Menzil : Mesafe, yollardaki konak yeri, bir günlük yol, ayrıca ev anlamında da kullanılır

Mesâha : Ölçme, ölçümleme, yüz ölçümü

Mesken : Kişinin fiilen oturduğu yer, konut

Mezkûr : Zikredilen, sözü edilen

Mıntıka : Bölge, yer, mahal

Merbût : Bağlı

Merhûn : Rehnedilen mal

Mer‘iyyet : Yürürlük

Memât : Ölüm

Memlûk : Birinin malı olan

Menâfi : Menfaatler

Metrûk : Terk edilmiş

Mevrûs mal : Miras yolu ile edinilen mal

Mikyas : (Ölçek) Kıyas edecek alet, uzunluk ölçüsü

Mine′l-kadîm : Oluşuna, kimsenin bilemeyeceği kadar eski olan bir zamanı ifade etmektedir.

Mîrî arâzi : Çıplak mülkiyeti devlete, sadece tasarruf hakkı şahsa ait (Arz-ı mîrî) olan taşınmaz (tarla; çayırlık, yoncalık, harman yeri, yaylak, kışlak ve koruluk gibi)

Mu‘accele : Önden alınan. Vakıf kiraların ya da mâlikâne usulü ile işletilen mukataalardan peşin alınan kısmına da denir.

Mu‘addel : Değiştirilmiş, tadil edilmiş

Mubâdil : Başkasının yerine getirilmiş, bir şeye bedel tutulmuş

Mu'eccel : Tecil edilmiş, mühletli, sonraya bırakılan, peşin olmayan

Muharrer : Yazılı

Muhtevi : İçinde bulunan, ihtiva eden

Mukâtaa : Arapça mukâtaa kelimesi bir bütünün kısımlara ayrılması ve kesim olarak belirlenmesi anlamına gelir. Osmanlı toprak sisteminde veya devlete ait gelir kelemlerinin belirli kısımlara ayrılması anlamında kullanılmıştır. Daha sonra bu kısımlar belli bir ücret karşılığında kiraya verilir. Aynı zamanda bağ, bahçe, arsa durumuna getirilen ekim toprağı için verilen vergi için de kullanılır.

Mukayyed : Kaydedilmiş

Munkalib : Değişen

Musakkâ : Sulu (suyu olan) tarla

Musakkaf : Üstü damla örtülü (bina), gayrimenkul kiralarına ilişkin

Musakkafât : Ev, han ve dükkan gibi üstü dam ile örtülü yerler

Mutasarrıf : Tasarruf hakkı ve salahiyeti olan kişi. Bir malın sahibi. Eskiden vilâyetten küçük olan sancak ya da diğer adı ile livânın yöneticisi. Mîrî veya vakıf araziye tasarruf eden kimse

Muteber : İtibar edilen, kabul gören

Müceddeden : Yeniden, zilyetlikten

Mülâhazat : Açıklamalar

Mülhak Vakıflar : Vakfın vakfiyesindeki şartlara göre vakfın işlerini gören (mütevellileri) tarafından idare olunan vakıflardır. Vakıflar Genel Müdürlüğü denetimine tabidir.

Mülk arâzi : Hem tasarruf hakkı, hem de rekabesi (geliri) kişilere ait olan her nevi emlak

Mültekâ-yı nesâb : İki veya daha çok kimsenin neseplerinin birleştiği şahıstır.

Münâkale : Bir taşınmazla ilgili yeni kayıtla eski kayıt arasında bağlantı kurma. (tedavül)

Münhedim : Yıkılan, çöken (binalar için), yıkık

Müseccel : Tescil edilen

Müstakilen : Yalnız, kendine ait

Müstegallât : Vakfa gelir getirmesi için tavanlı, damlı ve damsız vakfedilmiş olan mallar anlamına gelen müstegal kelimesinin çoğuludur. Çatısı bulunmayan arsa bağ bahçe gibi yerler

Müştemilât : Taşınmazın kullanılmasını kolaylaştıran ek tesis

Müte‘âkib : Sıra ile, birbirinin arkasına gelen

Mütesâviyen : Eşit olarak

Müteselsil : Ardarda

Müteveccihan : Dönülerek

Müteveffâ : Vefat etmiş (erkek)

Müteveffiye : Vefat etmiş (kadın)

Mütevelli : Bir vakfın idaresine memur edilen kimse

-N-

Neslen ba‘de neslin :Nesilden nesile

-P-

Peder : Baba

Pedereş : (Onun) babası

-R-

Ra : Rebi‘ü’l-âhir ayının kısaltma işarettir

Rab‘ : Vasat, orta boylu. Avlulu ev

Rabbu′l-mâl : Mal sahibi, İslam Hukukunda mâlik anlamında kullanılır.

Rabbe : Üvey ana

Rakabe : Kuru mülkiyet, çıplak mülkiyet, Bir arazinin asıl mülkiyeti.

Rekabe etmek : Vakfın gelirini aslına ilave etmek

-S-

Sağîr : Küçük yaşta erkek

Sağire : Küçük yaşta kadın

Sâlis : Üçüncü

Sâlisen : Üçüncü olarak

Satıh : Yüzey, bir şeyin dış yüzü

Sehim, sehm : Hisse, pay.

Semen : Satışlarda verilen para, değer, tutar

Sübût-ı-şer‘i : Şer’i esaslara göre sabit olan haklar

Süknâ : Oturma (oturulacak yer)

-Ş-

Şimâl : Kuzey

Şark : Doğu

-T-

Tahcîr : Arazinin çevresinde başkaları tarafından el konulmaması için taş ve benzeri şeyler koymak

Tahtânî : Binanın alt kısmı

Tahte′l-arz : Yer altı

Tahvîl : Değiştirme

Tahrîr : YazmaTapu

Temessükü : Tapu memurları tarafından eski tarihlerde verilen senet

Tarîk : YolTarîk-i âmm : Geniş yol, cadde, genel yol, kamuya ait yol.

Tarîk-i hâs : Bir veya birkaç eve mahsus çıkmaz sokak, özel yol

Tarafeyn : Taraflar

Tasdikli Yoklama Defteri : Yoklama memurları, ihtiyar heyetleri ve idare kurullarınca tasdik edilmiş defter.

Tasdiksiz yoklama Defteri : İl ve ilçe idare heyetlerinin tasdikinden geçmemiş, tahakkuk ettirilen tapu harçları tahsil yönüne gidilmemiş ve Defterhane’ye gönderilmemiş yoklama esas defterleridir. Hukuki kıymeti yoktur. Ancak isbat vesikası mahiyetindedir.

Tebâdül : Değişme

Tehcîr : Göç ettirmek

Temâdi : Birbirinin devamı, devam etmek.

Temlîk : Mülk olarak vermek, mülkiyeti bir bedel karşılığında başka birine nakletmek

Temellük : Mülk edinmek

Temessük : 1- Eski hukukta borç senedi 2- Has, timar ve zeamet sahipleri ile mütevelliler tarafından verilen, miri ve vakıf arazide tasarruf yetkisini bildiren belge

Terkîn : Silme (kayıttan düşürme)Teselsül : Zincirleme

Tevliyet : Vakıf malları üzerinde kullanma yetkisi, vakıf işine bakma görevi. Bu görev sahiplerine mütevelli denir.

Tezyîd : Artırma

Tefvîz : Para mukabilinde hükümet tarafından verilen veya satılan bir hak mukabilinde hükümet tarafından verilen

Takdîr-i bedel : Bir gayrimenkul malın emsaline göre bedelini takdir etme

Tashîh : Düzeltmek

Tûl : Uzunluk

Tûlen : Uzunluğu

Tedâvül : Tapu kayıtları tesis edildikten sonra alım, satım, ifraz, intikal gibi sebeplerden dolayı şahıslar arasında gelen değişiklikler.

Tevsîk : Vesikalandırma, sağlamlaştırma, yazılı hale getirme

Teb‘a-i Devlet-i Aliyye : Osmanlı Devletine bağlı, tabi

Tekye : İbadet ve ders için toplanılan yer

-U-

Uhde : Bir kimsenin üzerinde olan iş, sorumluluk

-V, Y-

Vakıf Temessükü : Vakıf memurları tarafından eski tarihlerde verilen senet

Vakf-ı müstesnâ : Vakıflar idaresinin müdahale ve mürakabesi olmaksızın, doğrudan doğruya mütevellileri tarafından idare olunan vakıflar

Veled : Oğul (gayri müslimler için)

Vefâen ferâğ : Taşınmaz mal rehni

Veledân : Çocuklar (Gayri Müslimler için)

Yoklama Kayıtları : Rumi 1288-1325 tarihleri arasında miri arazinin, yetkili memurlar tarafından mahalline gidilerek, yerinde görülüp incelenerek tutulan kayıtlar.

Yemîn : Sağ

Yemîni : Sağ taraf

Yesâri : Sol taraf

Yemîn ü yesâr : Sağ ve sol

-Z-

Zabıt Kayıtları : Kadastro (tapulama) görmeden önce taşınmazlarla ilgili tutulan tapu kayıtları.

Zâde : Oğul, evlat

Zâviye : İbadet ve ders için toplanılan yer

Zahri : Arkası, arkaya ait.

Zevc : Koca

Zevce : Karı

Zımn : İç taraf
Osmanlıca Hisse Oranları (Arapça bayağı kesirler)
Nısıf : 1/2, yarısı

Sülüs : 1/3’ü

Sülüsan (sülsan) : 2/3’ü

Rub‘ : 1/4

Râbi‘ : Dördüncü

Râbi‘an : Dördüncü olarak

Hums : 1/5

Südüs : 1/6

Subu‘ : 1/7

Sümün : 1/8Tüs‘ : 1/9

Kaynak: www.tkgm.gov.tr

Bu haber 980 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Tabiatın Hediyesi Mermer ve Patlatma Taş ile Evlerinize Şıklık Katın!
Tabiatın Hediyesi Mermer ve Patlatma Taş ile Evlerinize Şıklık...
Krediyle konut alacak EYT’lilere çifte fırsat
Krediyle konut alacak EYT’lilere çifte fırsat