Türkiye ekonomisinin önde gelen sektörlerinden olan inşaat, özellikle son otuz yıllık zaman zarfından pek çok önemli gelişmeye sahne oldu. Yaşanan olumlu gelişmelerle ülkemizi global arenada temsil eden firma sayısı artarken, devreye alman kentsel dönüşüm hareketiyle birlikte Türkiye'nin dört bir yanında, prestijli marka projeler yükselmeye başladı.
Saygın uluslararası inşaat dergisi Engineering News Record'un (ENR) hazırlamış olduğu "Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi" listesinde 2003 yılında 8 firma yer almıştı. Bu sayı, 2014 yılında 42'ye yükseldi. Bu sıralama, Türkiye'nin inşaat alanında ne denli önemli bir konuma yükseldiğinin açık bir göstergesi. Bu noktada sektör uzmanları ve paydaşlar; 2000'li yılları inşaat sektörü için tam bir milat olarak nitelendiriyor. Acı kayıplara neden olan 17 Ağustos depreminin ardından yerleşen "kaliteli, can güvenliğini koruyan yapı" bilinci, devreye alman kentsel dönüşüm hareketiyle farklı bir boyuta büründü. Gerek yapı malzemeleri anlamında gerek ortaya konan projelerin mimari formatı anlamında birçok teknolojik ve vizyon sahibi yenilik hayatımıza girerken; giderek kalabalıklaşan kentlerde yaşam kalitesini belli bir standardın üzerinde tutmaya odaklanan marka projeler, gerek ofis gerek konut anlamında modern Türkiye'nin yeni yüzü oldu.
LÜKS TASARIM ALGISI
Günümüzde toplumların ve bireylerin farklılaşan beklenti ve öncelikleri, gayrimenkul sektörünü direkt etkiliyor. Marka konutlarda mekândan maksimum faydayı elde etme ve var olanı mümkün olan en fonksiyonel biçimde kullanma olgusu, bütün projelerde kendini gösterirken, kullanılan malzemeler en üst kaliteden seçiliyor.-Şehrin merkezinde, ulaşımı en rahat lokasyonda yer alıp yine de doğayla iç içe olabilme olgusu metropol insanını cezbederken, "lüks tasarım" algısı marka projelerin satış grafiğini üst çıtalara taşıyor. A + olarak nitelendirilen marka ofislerde ise öncelik, firmanın kurumsal kimliğiyle örtüşen ve söz konusu firmaya daha saygın bir kimlik kazandıran konseptler üzerinden yoğruluyor. "Çalışılacak en iyi yeri bulma" arzusuna hitap eden ve tüm teknolojik yeniliklerle donatılan marka ofislerde çalışan verimliliğini arttırma düşüncesi mimari stile yön vermekte. Profesyonel imaj felsefesi ise, giderek daha fazla sektörden daha fazla nitelikli firmanın A+ ofis sunan yapılarda konumlanma beklentisini arttırmakta. Zira artı değerlerle yoğrulan bu tarz yapılar, sadece bir yaşam ya da çalışma alanı sunmakla kalmıyor, aynı zamanda bünyesinde yer alan toplulukların hayata bakış açışım, estetik anlayışını ve dünyayı algılama biçimini de yansıtan birer imza görevini üstleniyor. Bu nedenle içinde özel yürüyüş alanlarından alışveriş noktalarına, özel güvenlikten havuza, güzellik merkezinden lostraya kadar her türlü imkanı ve sosyal avantajı barındıran projelerin değeri yükseliyor.
Son veriler, İstanbul'da ortalama her yıl yaklaşık 120 bin konut üretildiğine işaret ediyor. Bu konutların yaklaşık 25 bin adedi, marka projelerden oluşuyor. Pazarda ciddi bir büyüme beklenirken, yabancı yatırımcı ilgisinin artacağı görüşü dikkat çekiyor.
YORUMLAR