Çağımızın sendromu ‘Yalnızlık’ temasının işlendiği ‘Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar’ sergisi Galeri 5’te 3 Mayıs’a kadar açık
Anel Grup tarafından desteklenen Galeri 5, 3 Mayıs 2016 tarihine kadar devam edecek ‘Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar’ başlıklı karma sergisiyle sanat tutkunlarına görsel bir şölen yaşatıyor.
3 Mayıs 2016 tarihine kadar sanat tutkunlarını bir araya getirecek sergide; Özge Enginöz, Arzu Kıraner, Romina Meriç, Işık Özçelik, Dinçer Özüarap, Burhan Üçkardeş ve Süha Zaimoğlu, yalnızlığın varoluşsal sorunsalı ve bu sorunsalın yarattığı ikilemi takipçilerine inceletiyor. Sergide yer alan fotoğraf, desen, resim, kolaj, heykel ve neon gibi farklı tekniklerle üretilmiş eserler, yaşadığımız dünyaya dair tekinsiz bir aidiyet ve yabancılaşma hissi arasındaki gerilimi ortaya koyuyor. ‘Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar’ sergisinde işlenen yalnızlık teması, insan olma duygusunun en derinindeki gerçekliğini simgeliyor.
Meriç: “’Kısa devre yapma’ hissi, uzun süredir işlerime de yansıyordu”
Resim, desen ve gravür sanatçısı Romina Meriç, sergide sanatseverlerle buluşan eserlerinin başka sanatçıların işleriyle beraber yarattığı hikayeyi görmekten keyif aldığını belirtiyor. Sergideki çalışmalarının tamamını çok kırgın, kırılgan ve yalnız hissettiği bir zamanda yaptığını belirten Meriç, “Sergide yer alan ‘Yeşil ışık yandı’ adlı yağlı boya çalışmamı, aslında kendimi çok yalnız hissettiğim bir dönemin sonunda yaptım. O dönemde ‘kısa devre yapma’ hissi, uzun süredir işlerime de yansıyordu. Kendimle ve doğayla tekrar bağ kurmaya başladığımda kalbimden kopmuş, unuttuğum parçacıkların bana sonunda geri döndüğünü hissettim. Algılarımın üzerinden perdelerin kalkması, içimdeki seslere kulak vererek birçok şeyi duymak, bu duyabilme yetisi sayesinde kendimi bütünün entegre bir parçası hissettiğim an böyle bir çalışma ortaya çıktı. Öte yandan sergideki diğer çalışmalarımı da gerçekten kendimi çok kırgın, kırılgan ve yalnız hissettiğim zamanlarda yapmıştım.”
Çalışmalarında genellikle değişmiş ve bozulmuş figürlere yer verdiğini söyleyen kolaj sanatçısı Özge Enginöz ise “Genel olarak varoluş ile ilgileniyorum. Bu nedenle insanların birbiriyle iletişim kurarken ki davranışlarını varoluşçu bakış açısıyla gözlemliyor ve ona göre yorumluyorum. Dolayısıyla doğal ve yapayın kombinasyonlarını heykellerimde tasavvur etmeyi çok seviyorum. Öte yandan karma sergilerde sanatçı arkadaşlarımla birlikte olmaktan çok keyif alıyorum. Ve çalışmalarımla sanatseverlere kendi farklılıklarını bulmalarını ve yaşamın her alanında kendilerini sorgulamalarını hedefliyorum” dedi.
Sergi hakkında konuşan ve çalışmalarında insan figürlerine yer verdiklerini söyleyen Burhan Üçkardeş ve Süha Zaimoğlu’da “İkimizin de hayallerindeki insan figürü ‘yalnız’ bir karakter. Bu nedenle biz o yalnızlığa inanıyor ve hayatın anlamını ondan almaya çalışıyoruz. Resimlerimizde arayış içinde olan karakterlerimiz, canlı ve/veya cansızların yaşadığı bir dünyada kendisine yer bulmaya çalışıyor. Bu nedenle yalnızlık tüm çalışmalarımızın üstünü örtüyor.”
“Bir sanatçının çalışmasıyla serginin konusu anlaşılmaz olabiliyor”
Dinçer Özüarap’da “Benim çalışmalarım direkt olarak insanlık üzerine. Çünkü insanlık doğum ile başlar ve benim çalışmalarımda bunun bir yansıması. Öte yandan bir sanatçının çalışmasıyla serginin konusu anlaşılmaz olabiliyor. Fakat karma sergide farklı disiplinler kendine yer bulduğu için daha anlaşılabilir bir durum sergiye hakim olabiliyor. Hasan Ali Toptaş, Ölü Zaman Gezginleri kitabının bir bölümünde; ‘yaşamayan bazı şeylere insani değerler verilmesinden’ bahseder. Bende birçok çalışmaya bu bakış açısıyla hayat verdim. Örnek vermem gerekirse; Telden yaptığım heykelin fotoğrafları” diye açıkladı.
Çalışmalarını varoluşçu paradoksunun konuşan hali olarak niteleyen Arzu Kıraner, “Eğer hepimizin kelimeleri varsa, o zaman her şey bir kurgudur. Benim ‘diğerleri’yle olan yakınlığım ve bağlantımda hayali. Ben inanıyorum ki bir sanatçı kesinlikle yalnızlığı deneyimlemeli. Bazı insanlar kalabalık ortamlarda yalnızlığı yaşar, ama ben onlardan değilim. Kalabalık bana çok uzak. Çünkü benim zamanımı yönetmeye, bilinçaltım ve sanatsal zihnimle iletişime geçmeye ve en önemlisi yalnız kalmaya ihtiyacım var. Ayrıca bu toplu sergide çalışmam olduğu için çok mutluyum. Ve Türkiye’deki çağdaş sanatın gelişimine bir nebze katkı sağladığım için ayrıca bir mutluluk yaşıyorum” dedi.
Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar sergisinde yalnızlık, bir anlamda kendini bilmek, tek başınalığının farkına varmak, bir başka anlamda ise kendinden ve yalnızlığından kaçıp kurtulma özlemi olarak karşımıza çıkıyor. İnsanın, yalnızlığın içinde yarattığı bu boşluğu doldurma ümidiyle aşık olması, yalnızlığını dışa vurması, paylaşması, kendinden bir şeyler bırakmak için üretmesi, bazen de gökyüzündeki yıldızlara bakıp kendi kendine ‘Bu evrende gerçekten yalnız mıyız?’ diye sorması, bu serginin ana teması olarak belirtiliyor.
Leonardo da Vinci’nin de dediği gibi; ‘Güneşin çiçekleri renklendirmesi gibi, sanat da hayata renk verir.’
‘Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar’
Özge Enginöz |Arzu Kıraner |Romina Meriç |Işık Özçelik|Dinçer Özüarap |Burhan ÜçKardeşler |Süha Zaimoğlu
01.02-03.05.2016
YORUMLAR