Meyve: Vitamin ve mineral deposu olan, vücudun posa ihtiyacını karşılayan meyveler, ayrıca çok iyi antioksidanlardır. Değişen oranlarda A ve C vitamini içerirler. C vitamini, vücudun kendini hastalıklara karşı koruması ve başka vitamin, minerallerin emiliminde etkindir. Günlük C vitamini ihtiyacı erişkinler için 60, gebelikte 80-90, sigara içen bireyler için ise 100-200 miligramdır. Özellikle kış aylarında hastalıklardan korunmak için tüketilen fazla meyve ve meyve suyu tüketiminin hastalıklardan korunmaya etkisi olmayacaktır. Çünkü vücuda alınan daha fazla C vitamini depolanmadan, idrarla atılmaktadır. Bu sebeple C vitaminini daha fazla almak için meyve tüketimi (portakal, mandalina, ananas, kivi gibi) artırılmamalıdır. Yeteri miktarda yendiğinde sağlıklı besin grubu olan meyveler, fazla tüketildiğinde içerdikleri meyve şekeri sebebiyle kilo artışına neden olabilmektedir. Günlük meyve tüketimi 3-5 porsiyon olarak sınırlandırılmalı, kabuklu tüketilebilenler kabuklu tüketilmeli, meyve suyu olarak tüketiminden kaçınılmalıdır.
Kuru bakliyatlar: Fasulye, mercimek, nohut, en çok tüketilen bakliyatlardır. Posa değeri yüksek ve sağlığa oldukça faydalı bir aile olan bakliyatlar, en önemli bitkisel protein kaynağı sınıfında yer alırlar ve hayvansal proteinlerin içerdiği kolesterolü içermezler. 100 gram kuru baklagil yaklaşık olarak; 25 gram protein, 5 gram lif, 1,5 gram yağ içerir. Kalsiyum, demir, B12 vitamini dışındaki B grubu vitaminleri, E vitamini ve bakır içerikleri de yüksek olan baklagiller haftada en az 2 kez tüketilmelidir. Tüketilirken dikkat edilecek husus ise porsiyonudur. Yemekleri dışında salata olarak da tüketilen baklagiller protein içeriği yüksek olmasına karşın karbondidrat grubunda yer alır ve 4 yemek kaşığı bakliyat 1 dilim ekmeğin kalorisiyle eşdeğerdir. Ayrıca pilavsız bakliyat yenmez düşüncesiyle kalori alımı artarak kilo artışına neden olmaktadır. Bu sebeple özelikle kış aylarında daha sık tüketilen bakliyatın sağlıklı ama kalori açısından çok da masum olmadığı unutulmamalıdır.
Tereyağı: Kahvaltıda ve lezzet verici olarak yemeklerde sıklıkla kullanılan tereyağının insan sağlığı üzerine önemli faydaları bulunmaktadır. İçerisinde antioksidan barındıran tereyağı, vücutta bulunan serbest radikallerin olumsuz etkilerini azaltır. Bağırsak, mide gibi iç organların sağlığını olumlu yönde etkileyen tereyağı, kardiovaskuler rahatsızlık riskini azaltır. Kas ve eklem ağrılarının azalmasına yardımcı olan tereyağı, kemik gelişimini sağlar. Artrit oluşma olasılığını da en aza indirir. Tereyağı, içerisinde yer alan A vitamini sayesinde de göz sağlığını olumlu yönde etkiler ve cildi erken yaşlarda yaşlanma etkilerini ortadan kaldırır. Fakat aşırı alımı sonucu tereyağı faydadan çok zarar getirecektir. Ülkemizde çokça tüketilen bir yağdır. Özellikle kalp ve damar hastalığı olanların doymuş yağ içeriğinden dolayı mutlaka kaçınması gerekmektedir. Aşırı yağ alımı insülin direncini arttıracağından diyabetli hastalarında aşırı tüketmemeye özen göstermeleri gerekmektedir. Yaklaşık %80 i yağ olan bu besinin aşırı alımı kilo almaya sebep olabilmekte ve uzun vadede birçok kronik hastalığın oluşmasında etkili olabileceği bilinmektedir. Bu yüzden tereyağı tüketimini günlük bir tatlı kaşığı ile sınırlandırmalı, hamur işlerinde pilav ve makarnada fazla kullanımından kaçınılmalıdır.Peynir: Her sabah kahvaltı sofralarımızı, farklı çeşitleri ile süsleyen peynirin enerji ve besin değeri oldukça yüksektir. Peynir kalsiyum, B12 vitamini ve protein den oldukça zengindir. İçerdiği protein ve yağ sebebiyle süt grubunda değil et grubunda değerlendirilir. 30 gr yani 1 kibrit kutusu peynir, 1 köfte büyüklüğünde etle eşdeğer besin içeriğine sahiptir. Bu sebeple süt, yoğurt sevmiyorum onların yerine peynir yiyorum düşüncesi yanlış bir düşüncedir. Son zamanlarda kilo almanın tek sebebi ekmek olarak kabul edilmektedir. Diğer yiyeceklerin masum olduğu düşünülerek kahvaltıda, aralarda ekmek yerine çerez yer gibi bol miktarda tüketilen yağlı peynirler kilo artışına neden olmaktadır. İçerdiği yüksek kalori sebebiyle, diyet planlanırken peynir miktarı sınırlı tutulmalıdır.Bal: Kahvaltıda tereyağının en güzel tamamlayıcısı olarak ekmeğin üzerine sürdüğümüz, meyveli yoğurdun üzerine gezdirerek tatlandırdığımız, bitki çaylarına ilave ederek hastalıklarımızı tedavi ettiğimiz, bazen keklerde, çöreklerde, kurabiyelerde şeker yerine kullandığımız bal beslenme alışkanlıklarımızın vazgeçilmezidir. Doğal olarak üretilen saf nitelikli ballar, kabızlık, öksürük, nezle gibi rahatsızlıkların tedavisinde doğal ilaçlar olarak görev yaparlar. İçerdikleri vitamin, aminoasit ve mineraller sayesinde büyüme çağındaki çocukların bedensel gelişimlerine olumlu katkılar sağlayan bal, bağışıklık sisteminin gelişmesinde önemli rol oynar. Bu faydaları görmek için balınızın doğal olduğundan emiz olmalısınız. Eğer ki bal buzdolabında şekerleniyorsa, kaşıkladığınızda kesintisiz ve akışkan biçimde kaşıktan akıyorsa, biraz fazla yendiğinde geniz ve boğazda yanma yapıyorsa o bal gerçek baldır. Ancak doğal bal istediğim kadar yiyebilirim düşüncesi çok da sağlıklı bir düşünce değildir. Özellikle şeker hastalarının sakınması gereken balın kalori içeriği 100 gramında, 300 kalori olduğu unutulmamalıdır.
Kuruyemiş: Kuruyemişler içeriğinde barındırdıkları kaliteli yağlar ve özellikle Omega 3 kaynağı ile beyin gelişiminde ve iyi kolesterolün yükselmesinde büyük faydalar sağlamaktadır. Bitkisel kaynaklı besinler olup, enerji içerikleri yüksektir. Diyette çeşitlilik sağlamaları açısından günlük önerilen miktarlarda tüketilmelidir. Uzun süre tok tutuyor, hem de sağlıklı düşüncesiyle ana öğünler yerine tüketilen fazla miktarda kuruyemiş kilo artışına neden oluyor. Günlük tüketilmesi gereken kuruyemiş miktarı yarım avuç fındık, 3-4 adet tam ceviz ya da 10 adet badem olarak sınırlandırılmalıdır.
Kestane: Kış akşamlarının olmazsa olmazı kestane, diğer yemişlerin aksine düşük kalorili ve mineralleriyle, vitaminleriyle oldukça zengin bir yemiştir. Yüksek oranda lif içerir. Güçlü bir antioksidan olan kestane folik asit ve C vitamini açısından da çok zengindir. Kötü kolesterolle savaşırken, iyi kolesterolü yükseltir. Kalp sağlığını korur. İçeriğindeki potasyum kan basıncını düzenler. Aynı zamanda bir B vitamini deposudur. Ancak her şeyin azı karar, çoğu zarar sözü kestane içinde geçerlidir. Karbonhidrat içeriği yüksek olan kestanenin 3-4 adedi 1 dilim ekmeğe eşdeğerdir. Bunu bilerek tüketilmesi, sağlık açısından oldukça önemlidir.
YORUMLAR