Ülkeden büyük 'gigakentler' çağı başlıyor

İstanbul 14,16 milyonluk nüfusuyla dünyanın en büyük 15

İstanbul 14,16 milyonluk nüfusuyla dünyanın en büyük 15. megakenti. Ülkeden büyük “gigakentler” çağı başlıyor

Dünya sigorta devi Allianz’ın Mega Şehirler raporuna göre, 2030’a kadar nüfusu 10 milyonun üzerinde 40 şehir daha ortaya çıkacak. Bunun yanı sıra Şangay gibi mega kentler daha da büyüyerek Almanya’nın iki katı nüfusa sahip “gigakentlere” dönüşecek. Mega kentlerdeki hayatın sinir sistemi ise tamamen internete dayalı olurken, özellikle Asya ve Afrika’da daha güçlü büyümeler gerçekleşecek.



Rapora göre 14,16 milyonluk nüfusuyla dünyanın en büyük 15. mega kenti konumunda olan İstanbul 2030 yılında 17 milyon nüfusa sahip olacak.


Dünyanın önde gelen sigorta ve finans şirketi Allianz’ın hazırladığı rapora göre 2030 yılına kadar dünya nüfusunun 3’te 2’si şehirlerde, pek çok kısmı ise 10 milyon ve fazlası nüfusu olan mega kentlerde yaşayacak. Allianz tarafından yapılan “Mega Şehir Devleti: dünyanın en büyük şehirleri geleceğimizi şekillendiriyor” isimli 2015 “Allianz Risk Pulse” araştırmasında, Axel Theis, “Yarının trendleri bu şehirlerde doğuyor ve bu şehirlerin oluşturduğu muazzam zorluklar için çözüm yaratmalıyız” diyor. Global Sigortalar ve Anglo Pazarlardan Sorumlu Allianz SE Yönetim Kurulu Üyesi “Asıl sorumuz, büyüme, yaşam kalitesi ve iklim koruması arasındaki doğru dengeyi nasıl bulacağımız” diye ekliyor.


Dünyada hali hazırda 29 mega kent bulunuyor ve bu rakam günden güne artıyor. Kullanılabilir alan küçülmeye devam ettikçe nüfusun, binaların ve altyapıların konsantrasyonu katlanarak artıyor. Bu kentlerin büyük bir kısmı iklim değişikliği ve aşırı hava olaylarına karşı çok duyarlı olan deniz seviyesine yakın olan kıyı bölgelerde yer alıyor. Bununla birlikte, dünyanın pek çok bölgesinde yaşam süresi de artıyor. 2030’da, dünya nüfusunun yüzde 15’i 60 yaşından daha büyük olacak. Bu trend mega kentlerde de geçerli olacak. Allianz’ın Mega Şehirler raporuna göre İstanbul, 14,16 milyonluk nüfusuyla dünyanın en büyük 15. mega kenti konumunda. Rapora göre İstanbul nüfusunun 2030 yılında %2,53 oranında büyümeyle yaklaşık 17 milyon olması ve dünyanın en kalabalık 20. mega kenti konumuna gelmesi bekleniyor.


Söz konusu raporda Allianz, beklenen gelişmelerin etkilerini ve sigortanın rolünü açıklıyor. Büyük metropollerdeki yaşam koşulları değiştikçe, insanların ihtiyaçları ve sigortacıların bu ihtiyaçları karşılama şekillerinin de değişmesi öngörülüyor. Doğal afetlerin risk yönetimi veya altyapı projelerinin desteklenmesi vakaları buna örnek gösteriliyor.


Mega kentlerde patlama


Rapora göre, bugünün kentsel alanları muazzam bir ölçüde büyümekte ve pek çok açıdan büyük bir etkiye sahip. 1950’de sadece New York ve Tokyo’nun nüfusu 10 milyonu aşarken, 2030’da bu sayı 40’ı aşacak. 2020’ye kadar kısa bir sürede büyük Şangay alanı 170 milyondan fazla nüfusuyla “giga kent” haline gelebilir, bu rakam Almanya nüfusunun 2 katından daha fazlasına tekabül ediyor. Allianz SE YK Üyesi ve Global Varlık Yönetimi Sorumlusu Jay Ralph ise konuyla ilgili şunları söyledi:


Mega kentlerin büyümesi daha çok Asya olgusuna dayanıyor. En büyük nüfuslu 10 mega kentden 6’sı bu bölgede yer alıyor. Tahminler Asyalı orta sınıfın 2020’ye kadar 1,75 milyara ulaşacağını gösteriyor. 2014 sonuna kadar varlıklarımızın yüzde 11’i bu bölgedeki müşterilerimizden gelecek. Bu oranın gittikçe daha da büyümesi bekleniyor.”


Metropollerin ekonomisi, ülkelerinin gücünü geçmek üzere


Daha iyi altyapılar ve iş beklentisi genç insanları kentsel alana çekiyor. Göç, yeteneklerin, fırsatların ve yatırımların bu bölgede yoğunlaşmasını sağlıyor. OECD’ye göre, metropollerin bulunduğu ülkenin tamamından daha fazla ekonomik güce sahip olması an meselesi.


Geleceğin mega kentlerinde, geleneksel aile yapısı dağılacağı için daha çok insan daha küçük evlerde yaşayacak. Bu nedenle de yaşam alanlara olan talep gittikçe artacak. Bu gibi zorluklara da 3D baskı evler gibi daha inovatif teknolojiler yanıt verebilecek.


Daha kısa mesafeler, daha az araba, daha çok yeşil alan

Araştırmacıların büyük bir kısmı, şehirlerin geleceğini, kısa mesafelerin ön plana çıktığı kompakt yaşam alanları olarak görüyor. Allianz İklim Çözümleri biriminden Thomas Liesch, şu görüşleri paylaştı:“İdeal bir şehir, kendi içinde özerk yapılardan oluşacak. İnsanlar zamandan ve enerjiden tasarruf etmek için kendi alanlarında çalışacak ve yaşayacaklar. Daha az araba, yayalar için daha fazla alan anlamına gelecek ve yeşil alanlar bireysel mahalleleri birbirine bağlayacak. Bu tarz bir gelişme iklimi geliştirecek ve boş zaman aktiviteleri ve yemek üretimi için daha fazla alan kazandıracak.”


Esnek zihinler, akademisyenler, politikacılar ve iş dünyası temsilcilerinin Akıllı Şehir vizyonunu geliştirdikleri belirtilen raporda, yarının akıllı şehirlerinin sinir sisteminin internete dayalı olacağı, elektrik ve ulaşımla birlikte tedarik ve atık sistemlerinin de elektronik olarak birbirine bağlı olacağı belirtiliyor. Binalar yüksek güçlü jeneratör sistemleriyle kendi enerjilerini üretecek ve hatta depolayacak. Bu durum merkezi olmayan enerji nesline ve depolama sistemine neden olacak. Bu da elektrik kesintilerinin etkisini azaltmak gibi ek bir fayda sağlayacak.


Otomatik trafik kontrol sistemi trafiği azaltarak ve gerekirse yeniden yönlendirerek gerçek zamanlı veriye yanıt verecek. İş alanları ve evler birleşecek. Tedarik zincirleri optimize edilecek. Geleceğin şehirlerindeki yaşamda kesinlikle “her soruna tek bir çözüm” yaklaşımı geçerli olmayacak. Bununla birlikte, Allianz’ın raporu, baskı yaratan en büyük zorlukların, pek çok ilginç çözüm ve yaklaşımla şimdiden çözülebileceğini gösteriyor.