Tarifsiz doğasından büyüleyici tarihine Efeler diyarı Aydın'ı hemen keşfetmek için 7 şahane sebep!
İsminin hakkını daha çok veren başka bir şehir var mıdır? Hem de her anlamda… Her daim aydınlık coğrafyası, her daim 'aydın ve yenilikçi' medeniyetleri ağırlamayı başarmış tarihler boyunca… Bugün de 'Anadolu'nun modern yüzü' unvanına kusursuzca sahip çıkmaya devam ediyor
İsminin hakkını daha çok veren başka bir şehir var mıdır? Hem de her anlamda… Her daim aydınlık coğrafyası, her daim ‘aydın ve yenilikçi’ medeniyetleri ağırlamayı başarmış tarihler boyunca… Bugün de ‘Anadolu’nun modern yüzü’ unvanına kusursuzca sahip çıkmaya devam ediyor. Heredot’a göre burası gökyüzünün altındaki bilinen en güzel yeryüzü. İzmir’le Bodrum’un arasında sıkışmış, dağlarından yağ, ovalarından bal akan, turizmin Türkiye’deki miladı Aydın’ı hemen keşfetmek için aslında o kadar çok sebebiniz var ki!
En az Efes kadar önemli iki şehir: Nysa ve Tralles
Efes Antik Şehri elbette bölge turizminin en büyük gücü… Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı’nın, Hz. Meryem’in son yıllarını geçirdiği evin, hala bütün görkemini koruyan Celsus Kütüphanesi’nin bulunduğunu bu şahane kent halen yılda yüzbinlerce turisti ağırlıyor. Ancak bölgede en az Efes kadar kıymetli iki antik şehir daha var. İlki kuşkusuz Nysa… Son derece iyi durumdaki 1200 kişilik antik tiyatrosu, stadyumu, meclisi, caddeleri, kütüphanesi; her karışıyla Nysa sizi tamamen şimdiki zamandan koparabilecek kadar büyüleyici. Bir diğer değeri bilinmemiş antik kent ise Tralles. Bugüne kadar Perslerden Romalılara onlarca milleti ağırlamış bu eşsiz kent, Ayasofya’nın yaratıcısı matematikçi Anthemius’un da memleketi. Eski zamanlara ait bir spor salonunun bile bulunduğu bu antik kent, benzerlerinden geçmiş zamana dair izleriyle hemen ayrışıyor.
Ege’nin en görkemli, en değerli müzesi: Aydın Arkeoloji Müzesi
Aydın’da görmeniz gereken birçok şey sayabiliriz. Ancak ilk sırayı kesinlikle bu tarih yolculuğuna ayırmanız gerekiyor. İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne hiç gittiniz mi? Eğer gittiyseniz Hermes’in, Afrodit’in heykelini mutlaka görmüşsünüzdür ve hafızasına kazınmıştır. Size Aydın Arkeoloji Müzesi’nin belki de İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden bile daha büyüleyici olduğunu söylesek? Antik Yunan’a ait bütün izleri kronolojik sırayla burada gözlemlemeniz mümkün. 60 bin eser içinden sadece Aşk Tanrısı Eros heykelinin önünde bile dakikalar geçirebilirsiniz.
Tarihin en kutsal meyvesi incirin ana vatanı
Adem’le Havva’nın hikayesinden günümüze gelen, Eski Yunan’da doğurganlığın sembolü olan, İncil’de cennet bahçesinin tasvirinde kullanılan inciri hem Aydın’ın uçsuz bucaksız tarlalarında rastlayabilir, hem de binlerce tarihi eserde motiflerini gözlemleyebilirsiniz. Aydın da işte bu kutsal, tarihe yön veren meyvenin başkenti! Onlarca çeşidinden en meşhurları sarı lop, sarı zeybek, Bursa siyahı, göklop ve bardacık. İçinde magnezyumdan potasyuma yok yok; meyveler arasında en güçlü antioksidan ve günlük lif ihtiyacını karşılamak için şahane bir besin. Kuru incirin de en iyisi, en sağlıklısı buradan çıkıyor. Özellikle Tariş’in tesislerini gezdiğinizde içindeki kanserojen maddelerin ayıklanmasından paketlemedeki hassasiyete her detayı gözlemleyebiliyorsunuz.
Eşi benzeri olmayan doğası, yeşillerin içindeki berrak denizi
Yaşları 500’den başlayan onlarca ağaç, 250’den fazla (ki çoğu Türkiye’nin hiçbir yerinde yok) farklı türde kuş, Bafa Gölü ve etrafında yetişen 67 farklı orkide, Latmos Dağı’nın benzersiz bitki örtüsü, Tülüşah çiçeği ve daha niceleri… Heredot’un dediği kadar var, Aydın’ın gerçekten de “Yeryüzünde bilinen en güzel gökyüzü altı” olduğunu düşünmek için sebep çok! E elbette bu eşi benzeri olmayan doğa, böyle şahane bir coğrafya ‘uzun ve sağlık bir ömrün’ de bir numaralı sebebi. Mutlaka duymuşsunuzdur, Aydın’ın, Nazilli’nin 100 yaşını açmış delikanlılarının, genç hanımlarının şöhretini. İşte şimdi bu bilgiler ışığında sebebini anlamak çok daha kolay. Ve elbette Dilek Yarımadası… İçinde 800’ü aşkın bitki türü barındıran bu adanın koyları en az Göcek’in koyları kadar yemyeşil, en az Çeşme’nin denizi kadar pırıl pırıl! Efe kültürünü daha yakından tanımak için şahane bir fırsat! Deniz demişken, Aydın’ın çok yakın bir zamanda dünyanın en önemli dalış merkezlerinden biri olmak gibi bir planı var. Dünyanın en büyük batığı olan bir Airbus (düşmedi, dalış tutkunları için bilinçli olarak batırıldı) Kuşadası açıklarında, 22 metre derinlikte…
Efelerin geçmişini, hikayesini yerinde tanıma şansı
Bu ülkede yaşayan bütün kadınlar aşağı yukarı aynı fikirde olabilir: “Bir erkeğe yakışan en iyi dans Harmandalı ve Zeybek”… İşte Aydın’a gitmek, bu kültürü tanımak için bir sebep daha… Efe kültürü, haksızlığa karşı koymak demektir. Halkını seçilmemiş de olsa korumak, dava uğruna canını vermek ve her şeyden önemlisi doğru bildiğinin peşinden gitmek için ‘yüreğini’ koymak. Tarih sahnesinde Osmanlı’daki önemli kazanımlardan Kurtuluş Savaşı’na bütün zaferlerde emekleri çok büyük… Onları bu kadar efsane yapan ise cesaretleri, baskın yetenekleri ve nişancılıkları… E bir de malum hikaye var: Bir kızı severlerse tam severlermiş!
Onlarca otun, et yemeğinin ve pidenin buluştuğu binlerce yıllık mutfağı
Ege pazarlarını bilen bilir; Türkiye’de bulunmayan birçok lezzetli ot sadece bu pazarlarda satılır. Aydın evlerinin de en sevdiği yemektir zaten ot kavurma… Ne olduğunun hiçbir önemi olmadan onlarca otu kaynatıp kavurup afiyetle yerler. Çünkü bu topraklarda yetişen her şey şifalıdır. Tarihten tescilli! Bozdoğan, Söke ve Yenipazar’da yapılan eşsiz pidelerden mi bahsedelim, kesinlikle yendiğinde ağır gelmeyen incir tatlısından mı, meşhur ‘Ganlı Tavuk’tan mı, yol kenarına dizi dizi konumlanan hepsi ayrı şöhrete sahip şiş kebapçılarından mı, Çine’deki köftecilerinden mi yoksa ağartılmış börülcesinden mi bahsedelim? Zeytinyağından başka bir yağın haliyle girmediği bu mutfak bir lezzet şöleninden başka bir şey değil…
Ege insanı, sıcaklığı, sokakları, samimiyeti
Bir şehir, dünyanın en güzel koylarına, en leziz yemeklerine, en büyüleyici tarihe sahip olabilir ama insanı, sokakları misafirperver değilse bunların hiçbirinin bir kıymeti yok. İşte Aydın’ın farkı da burada… Trafik ışıklarına saygıdan, sokaklarda tek bir çöp bile olmamasından, güleryüzlü insanlarından, esnafının yardımseverliğinden Aydın’ın modern yüzünün sıcaklığını 5 dakikada hissetmeniz mümkün. Burası boşuna Türkiye’de turizmin başladığı şehir değil. Misafirperverlik bir Anadolu geleneği ve Aydın halkı bunun en güzel yansıması… Şirince’yi zaten biliyorsunuz; peki hiç Mursallı’yı duydunuz mu? Kirazlı’da bozulmamış o şahane köy evlerinde unutamayacağınız kahvaltılar yapabileceğinizi biliyor musunuz?