Neslihan Pala 'Kadınlar hayatın içinde kendilerine nefes alanları oluşturmalılar'
Neslihan Sultan Pala, İstanbul 1974 doğumlu
Neslihan Sultan Pala, İstanbul 1974 doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Mezunu. Halen İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde ikinci üniversite eğitimine devam etmektedir. Çeşitli haber sitelerinde yöneticilik ve editörlük yapmaktadır. Yazar daha çok kadınlar ve çocuklar üzerine yazdığı akademik makalelerle tanınmaktadır.
Türkiye’de iş hayatında başarılı bir kadın olarak gerek iş gerekse de sosyal hayatta kadının konumunu nasıl yorumluyorsunuz?
Kadının sosyal konumdaki yeri; bulunduğu çevreye, aileye, ekonomik yaşam standartına ve aldığı eğitime göre değişiklik gösteriyor. Türkiye’de tek tip kadın prototipinden bahsetmek zor. Genelleme yaparsak da son zamanlardaki kadın ve çocuk istismarı çerçevesinden olaya yaklaşabilirim. Buradan da anlaşıldığı üzere kadınlar ve çocuklar hala Jean Jacques Rousseau’nun 18. Yüzyıldaki yaklaşımının geçerli olduğunu üzülerek görüyoruz. Rousseau “Kadınların tüm eğitimi erkeklere göre olmalıdır. Onları memnun etmek, onlara faydalı olmak, onlar tarafından kendilerini onurlandırılan ve sevilen yapmak, gençken onları eğitmek, büyüdüğü zaman onlara bakmak, onları teselli etmek, hayatı onlara hoş ve tatlı yapmak ve bebeklik döneminden itibaren onlara öğretilmelidir.” şeklinde düşünüyordu “Aradan geçen 3 yüz yılda ne değişti?” derseniz çok az şey…
Genç iş kadınlarına tavsiyeleriniz nelerdir?
Öncelikle yatırım yapmalarını tavsiye ederim. Bizim oralarda bir deyim vardır. Su akarken testiyi doldurmak diye. Gençlik ve enerji ve dahi fırsatlar varken ellerine geçen parayı en doğru şekilde değerlendirmelerini tavsiye ederim. Bu işin ekonomik boyutu. Bir de sosyo-psikolojik durum var. O da hayatın içinde kendilerine nefes alanları oluşturmak gerekliliği şeklinde açıklanabilir. Her an her şeye yetişmek kaygısı, kişinin yaşam enerjisini bir sünger gibi çeker, bu nedenle mümkün mertebe durup, dinlenerek, zamanı doğru yöneterek ve en değerli şekilde planlamak önemli diye düşünüyorum.
Oturacağınız evi seçerken kriterleriniz neler olmuştur?
Oturduğum evi seçmedim ama oturduğum evi çok seviyorum. Benim için en önemli kriter gökyüzünü görmesi. Her gün kuşlarla uyuyup, kuşlarla uyanıyorum. Metropolde yaşadığım için çok sessizliği ve sakinliği sevmiyorum. Bu giriftlik hoşuma bile gidiyor. Bu nedenle ulaşım araçlarına yakınlığı, sinema, konser salonlarına yakınlığı, alış veriş merkezlerine yakınlığı benim için önemli
İstanbul’da oturmak için hangi semti ve Yatırım yapmak için hangi semti seçersiniz?
Oturduğum semtten çok memnunum. Site olayını da sevmiyorum. Ama yine bir tercih yapmam istenirse oturmak için Boğaz’ı yatırım için ise Yeni İstanbul olarak adlandırılan İstanbul’un batı kesimlerini tercih ederim. Özellikle Çatalca ve etrafı ile İstanbul’un doğusunda İzmit ve Sakarya taraflarını yatırım için değerli görüyorum.
Ev seçerken nelere dikkat edersiniz?
Muhit dışında evin içinden bahsedersek sanırım minimalist yaşamı sevdiğim halde evde konforu isterim. Mutfak ve banyonun alabildiğine geniş olması tercihimdir. Evin her cephesinden güneşi görmek isterim. Yani kapalı oda olmamalı. Batı ve Kuzey’i cephelerini sevmiyorum. Evin içinde ısıtmanın yerden olması benim için artı değer. Evin güvenli bir yerde olması önemli. Komşuların elitliği de öyle. Çarşıya pazara yakın olmalı, daha mahalle havasında olmalı. Tarihi mekanlar da hoşuma gider. Bunun yanı sıra kapı ve pencerelerin, yer döşemesinin kalitesinin duvarların izolasyonun da önemi büyük. Bir de mutlaka 2 balkonlu ve asansörlü olması fena olmaz.
Ev satın alma kararında kadınların asıl karar mercii olduğunu düşünüyor musunuz?
Kesinlikle öyle olmalı. Hem yuvayı diş kuş yapıyorsa, oturduğu evi seven kadının mutlu olma şansı daha da yüksektir. Ev yaşam alanıdır. Yaşamın en değerli yapı taşları evde atılır.