İnşaat sektörü 2016'ya umutlu başladı
Geçen yıl dövizde yaşanan hareketlilik nedeniyle zorlu bir dönemden geçen inşaat sektörü, 2016 yılına umutlu başladı
Geçen yıl dövizde yaşanan hareketlilik nedeniyle zorlu bir dönemden geçen inşaat sektörü, 2016 yılına umutlu başladı. Konut satışlarının önü açıldıkça sektörün yeniden ivme kazanacağını belirten Ece Ceylan Baba, yılın ilk yarısında toparlanma, ikinci yarısında ise ciddi bir büyüme yaşaması beklenen inşaat sektörünün yılı yüzde 4’ün üzerinde bir büyüme ile kapatacağını belirtti.
2015 yılında inşaat sektörünü etkileyen en büyük sorunun dövizde yaşanan hareketlilik olduğunu söyleyen Seranit Grup Başkan Yardımcısı Ece Ceylan Baba, “İnşaat sektörünün kullandığı hammaddelerin bir noktada ithalat ile bağlantısı var. Ayrıca Türkiye’nin enerji girdileri de yine buna bağlı. Dövizdeki belirsizlik ya da yukarı doğru eğilim sektörde her zaman bir tedirginliğe sebep oluyor” dedi. Bu yıl özellikle konut satışlarının önü açıldıkça sektörün yeniden ivme kazanacağına dikkat çeken Ece Ceylan Baba, “2014 yılında bir sıçrama yaşayan inşaat sektörünün 2016’da da benzer bir süreç yaşayacağını öngörüyoruz. Yılın ilk yarısını toparlanma, ikinci yarısını ise ciddi bir büyüme dönemi olarak nitelendirebiliriz. Bu yılsonunda sektör yüzde 4’ün üzerinde bir büyümeyi yakalamış olacak” dedi.
Sektörün 2015’e çok heyecanla başladığını belirten Ece Ceylan Baba, “Ancak daha sonra Türkiye ve dünya konjonktüründeki genel dalgalanmaların beklenmeyen hareketleri de beraberinde getirmesiyle, sektörün ciddi anlamda bir bekleme süreci yaşamasına neden oldu” dedi. Bekleme süreçlerinin belirli periyodlar halinde yaşandığına dikkat çeken Ece Ceylan Baba, özellikle dövizdeki dalgalanmaların piyasayı bir parça tedirgin ettiğini belirtti. Bu durumun sektörün bazı noktalarda frene basmasına neden olduğuna da vurgu yapan Ece Ceylan Baba, “İnşaat Türkiye’nin lokomotif sektörüdür. Bu nedenle sektördeki duraklama veya inişli çıkışlı dönemler otomatik olarak bütün sektörleri bir şekilde etkiliyor. Geçen yıl bu gerekçelerle birlikte sektörde beklentilerin tam anlamıyla karşılanabildiği bir yıl olamadı” dedi.
Bütün sektörlerde olduğu gibi, inşaat sektöründe de belirsizliğin zorlayıcı unsunlar arasında yer aldığını ifade eden Ece Ceylan Baba, “Belirsizlik, tıpkı gri ya da puslu ufuklar gibi önünüzü görememektir. Yatırımcılar adım atarken önünü görmek ister” dedi. 2016 yılı için çok daha olumlu bir havanın mevcut olduğunu belirten Ece Ceylan Baba, “2016 yılına net bir başlangıç yaptık. En azından birçok alanda ileriyi görebiliyoruz. Uluslararası dengeleri bilemeyiz elbette, ama bununla ilgili yöneticilerimize inanıp, 2016 yılı ile ilgili beklentilerimizi yüksek tutuyoruz” dedi.
Seranit Grup dövizdeki hareketliliğe rağmen hedeflerine ulaştı
Geçen yıl döviz kurlarında yaşanan hareketliliğin kendilerini etkilemediğine dikkat çeken Ece Ceylan Baba, “Niş ve butik kanalda kaldığımız için bu tür hareketlerin bizleri pek etkilediğini söyleyemeyiz. Biz sattığını üreten bir şirket yapısına sahibiz. Önceden bağlantılı projelerle ilerliyoruz. Bizi etkileyen tek unsur döviz kurunda yaşanan hareketlilik oldu. Ama buna rağmen hedeflerimizin tamamını tutturduk. Öngöremediğimiz bir proje iptali olmadı. 2015’te daha kar odaklı bir çalışma sergiledik” dedi. Yıllık 18 milyon 500 bin metrekarelik üretim kapasiteleri ile pazarın yaklaşık yüzde 15’lik kısmını oluşturduklarını bildiren Ece Ceylan Baba, sektörün trendini belirlediklerini ifade etti. 350 milyon TL civarında olan cirolarının yüzde 28’lik kısmını ihracattan elde etiklerini de açıklayan Ece Ceylan Baba, “İhracatımızın yüzde 40’ını Kuzey Avrupa ülkelerine yapıyoruz. Yeni Pazar olarak ise İngiltere’yi görüyoruz. Önümüzdeki yıl bu pazarda daha aktif rol oynayacağız” dedi. 2016’nın Seranit Grup için yeni portföy ve hedeflerin belirlenerek, biraz daha fizibilite çalışmalarına odaklanacağı bir yıl olacağını ifade eden Ece Ceylan Baba, “2014’ten bu yana Ar-Ge’ye en fazla yatırım yapan şirket konumundayız. Sektörde üst segmentte var olmanın Ar-Ge’ye yatırım ve inovatif ürünlerde yer aldığına inanıyoruz. Bu nedenle yenilikçi ürünler üzerine çalışmaya, önümüzdeki yıl da devam edeceğiz” dedi.
“Kentsel dönüşüme hazırlıksız yakalandık”
İnşaat sektörünü yakından ilgilendiren kentsel dönüşüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Ece Ceylan Baba, “1980’ler sonrasında dünya küresel bir dönüşüm ve devinime girdi. Küresel sermaye bazı kentleri çok daha odağına oturtarak, buraları küresel sermayenin hareket ettiği merkezler haline getirdi. İstanbul da bu kentlerden bir tanesi” dedi. 1980 – 2000 arasında yaşanan dönüşüm ve devinimi Türkiye’nin layığı gibi yaşayamadığını kaydeden Ece Ceylan Baba, “Ekonomik gücü daha fazla olan kentler bu anlamda dominant bir süreç yaşarken, Türkiye 2000’den sonra bu çarkın içine çok hızlı girerek, kendini yürüyen bir kentsel dönüşüm sürecinin ortasında buldu. Alt yapısı, buna dair bir hazırlığı ve sermayesi yoktu. Dış kaynak kullanılarak süreç başlatıldı. Daha sindire sindire bu zamana gelmiş olması lazımdı” dedi.
Kentsel dönüşümün temelini kentliler oluşturuyor
“Kentsel dönüşümün önüne geçmeyi düşünmek, akıntıya kürek çekmekle eş değerdir” diyen Ece Ceylan Baba, dönüşümün en nitelikli nasıl yapılabileceğinin yollarını arıyor ve tartışıyor olmamız gerektiğini ifade etti. Kentsel dönüşümün temelini kentlilerin oluşturduğuna dikkat çeken Ece Ceylan Baba, “Bugüne kadar yapılan en büyük yanlış kentlilerin sürece dâhil edilmemesidir. Eğer merkezi yönetim bir şemsiye görevi görüyorsa, altında STK’lar, akademisyenler, tasarımcılar ve kentliler de olmalıdır. Bunlardan birini sürecin dışına iterseniz sorun yaşamaya mahkûmsunuz” dedi. Türkiye’de kentsel dönüşümün yeteri kadar bilinmediğinin altını çizen Ece Ceylan Baba, “Kentsel dönüşüm fikrini ithal ederek, şeklen yapmak gibi bir algıya sahibiz. Kentsel dönüşüm kentlisi, kültürel ve sosyal değerleri ile bir bütündür. Ne kadar büyük ölçekli, yüksek binalar yaparsanız yapın, yol ve çevre düzenlemesini yapmadığınızda bu bir kentsel dönüşüm değildir. Bunları bir bütün olarak algılıyor olmak lazım” dedi.
Merkez yönetim kadar yerelden de yönetilmesi gereken bir süreç
Sürecin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yönetildiğini, ancak kentsel dönüşümünün yerelde de yönetilmesi gereken bir kavram olduğunu bildiren Ece Ceylan Baba “Merkezi yönetim yerel dengeleri bilemeyebilir, algılayamayabilir veya yeterince dahil etmeyebilir. Sistemsel önerim; elbette merkezi yönetim tarafından yönetilsin, ama inisiyatif ve yetki yerele de verilsin. Diğer türlü biz bunun dengesini sağlayamayız” dedi. Kentsel dönüşümün apartman bazında değil bölgesel bazda gerçekleştirilmesi gerektiğine de değinen Ece Ceylan Baba, bu konuda İstanbul’da Başakşehir Belediyesi, Aydın’da Söke Belediyesi ve Kırşehir Belediyesi’nin başarılı işlere imza attıklarını belirtti.