Görenlere İstanbul trafiği cennet dedirten kent, Hindistan

Bambaşka bir dünya!   Hindistanı düşününce aklıma ik gelen tanım bu; bambaşka bir dünya


Bambaşka bir dünya!
 




Hindistanı düşününce aklıma ik gelen tanım bu; bambaşka bir dünya. Kirli, kalabalık, kaotik, deli dolu, rengarenk, bol kokulu, acayip bir yer! Sarayların yanında tenekeden yapılmış evler, baştan aşağı mücevherlerle kaplı kadınların yanında bir deri bir kemik kalmış dilenciler… Tam bir uçurumlar ülkesi. Her gördüğünüz sizi şaşırtıyor, etkiliyor ve de "nereye düştüm ben!" dedirtiyor.


Havasını koklamak lazım.

Geçen hafta Hintli bir arkadaşımın düğünü için Mumbai’deydim. Mumbai, dünyanın en kalabalık ve en renkli şehirlerinden biri. Hindistan’ın, İstanbul’u. Bollywood'un ev sahibi. Eğlence, kültür, sanat ve finansın kalbi. Sisli, nemli ve çok kirli, ama aynı zamanda da çok etkileyici.



İstanbul trafiği cennet!

“Nedir bu İstanbul’un trafiği!” diyenler, bir de Mumbai’yi görsün isterim. Bir kere şerit kavramı yok, arabalar alt alta üst üste gitmeye çalışıyor. Korna desen, işin olmazsa olmazı. Herkes mütemadiyen korna çalıyor, insan neye uğradığını şaşırıyor.

İşte böyle başlıyor Mumbai yolculuğumuz; şehri anlamaya çalışarak, korna seslerinin içinde şaşkın şaşkın çıkıyoruz yola.



Kaotik bir Kapalı Çarşı

Mumbai turumuza Crawford Market’ta başlıyoruz. Burası bizim Kapalı Çarşı gibi, ancak çok daha kalabalık ve kaotik bir versiyonu. Crawford pazarında, sebzeden meyveye, kıyafetten mücevhere aklınıza ne gelirse, herşey var. Tabi, burada benim gözüm hemen sokak yemeklerine takılıyor, ancak Hinti arkadaşım kesinlikle izin vermiyor. “Bana birşey olmaz!” diyorum ancak bir önceki Yeni Delhi seyahatimde zehirlendiğimi hatırlayıp, sokak yemeklerinden sessizce uzaklaşıyorum. Tabi kuru meyve ve baharatları stokluyorum, o ayrı.



Trishna

Crawford Market’tan sonra, Trishna adında bir restorana gidiyoruz. Hindistan deyince aklıma dhal (mercimek) geliyor, paneer (soslu peynir) geliyor,  idli (ufak pankek) geliyor ve naan (pita ekmeği) geliyor. Bundan dolayı arkadaşım Trishna’nın deniz mahsülleri restoranı olduğunu söyleyince biraz bozuluyorum. Ta ki, masamıza ızgarada pişmiş kocaman jumbo karidesler, bol sarımsaklı tereyağında yüzen yengeçler gelene kadar. Hayatımda yediğim en lezzetli deniz mahsüllerini yiyor, ve kalbimi Trishna’da bırakarak, restorandan ayrılıyorum. Sırf burada yemek yemek için bile Mumbai’ye uçulur, o kadar iyi!



Biraz da alışveriş

Bu gittiğim üçüncü Hint düğünü, ondan artık bu sefer düğünde geleneksel Hint kıyafeti olan “sari” giymek istiyorum. Hindistan’ın en meşhur tasarımcılarından Sabyasachi’nin mağazasına gidiyoruz. Ancak, Sabyasachi bir mağazadan çok, tapınağı andırıyor. Yerlerde geleneksel halılar, duvarlarda muazzam tablolar… Fısıldayarak konuşan, varlığıyla yokluğu belirsiz mağaza görevlileri… Alışverişi bırakıp, bütün gün bir köşede oturup, etrafı seyretmek istiyorum. Bu sırada önüme çeşit çeşit sariler geliyor. Etrafımda işli kumaşlar dört dönüyor. En sonunda kum rengi nefis bir sari içinde kendimi prenses gibi hissediyorum, ancak uçuk fiyatını öğrenince “Ben biraz düşüneyim” deyip, mağaza çalışanları gibi sessizce ortamdan uzaklaşıyorum. Gelir düzeyi arasındaki büyük uçurum, beni bir kere daha şok ediyor.



40 gün 40 gece

Ve sıra geliyor düğüne... Türkler olarak düğün-derneğe çok önem veririz. Aileler seferber olur, “aman çocuğumun istediği gibi olsun!”, “aman eksik kalmayalım!” der, düğün konusunda elimizden geleni ardına koymayız.

Siz bir de Hint düğünlerini görün! Minimum 1 hafta boyunca, farklı mekanlarda partiler, yemekler, etkinlikler derken bitmek bilmeyen bir Bollywood filminin içinde buluyorsunuz kendinizi. Yüzyıllardır devam eden gelenekler ve ritüeller olabilecek en masalsı şekilde hayat buluyor. Kınalar, danslar, çiçekler, balonlar, mücevherler! Her yerden gösteriş ve şaşaa akıyor.



Hint düğünü "anlatılmaz yaşanır" diyor, ve sizi youtube kanalımda yayınladığım Mumbai video’sunu seyretmeye davet ediyorum. Tabi yorumlarınızı da bekliyorum.



Nefis bir Hint yemeği

Yazıyı bitirmeden bir Hint tarifi paylaşmadan olmaz. Körili Kuzu Eti, hem çok farklı ve hem de çok lezzetli. Yanına da sade bir basmati pilavı yaptınız mı, evinizde Hint havası estirmeniz garanti!

Malzemeler:

750 gram Kuzu Eti
1 adet Soğan
1 yemek kaşığı Taze Zencefil
2 diş Sarımsak
2 adet Defne Yaprağı
2 adet Kakule
1 çubuk Tarçın
2 adet Karanfil
1 çay kaşığı Zerdeçal
1 çay kaşığı Kişniş
1 çay kaşığı Garam Masala
1/3 bardak Domates Püresi
1/3 bardak Süzme Yoğurt
2 yemek kaşığı Su
Taze Kişniş
Sıvıyağ
Tuz/ Karabiber

Adımlar:

1- Eti kızgın yağda mühürleyin.
2- Yemeklik doğranmış soğan, zencefil ve sarımsağı da ekleyip, kavurmaya devam edin.
3- Baharatları, domates püresini ve 2 yemek kaşığı suyu ilave edin ve 15 dakika pişirin.
4- Yemeğin suyundan biraz yoğurda ekleyin, ısısını yükseltin ve yoğurdu da etlere ilave edin.
5- Kısık ateşte, yarım saat pişirin.
6- Taze kişniş ile servis edin. Afiyet olsun!




 

 

 

 

 

Hürriyet