Geleceğin enerji kaynakları hangileri?
EVİMİZE geldiğimizde ışıkları yakarken veya serinlemek için klimayı açtığımıza kullandığımız elektriğin nereden geldiğini birçoğumuz düşünmüyoruz
EVİMİZE geldiğimizde ışıkları yakarken veya serinlemek için klimayı açtığımıza kullandığımız elektriğin nereden geldiğini birçoğumuz düşünmüyoruz. Sanki elektrik hep vardı ve hep olacak gibi, sessizce hayatlarımızın içinde çok önemli bir rol oynuyor. Bugün modern yaşamın olmazsa olmazları arasında gösterilen elektrik, hâlbuki birçok şey gibi büyük evrimlerden geçti. Geçmeyi de sürdürüyor. İnsanoğlu eski çağlardan beri elektrik hakkında bilgi sahibi olsa da, aslında yaklaşık 250 yıldır gücünü kullanıyor. Benjamin Franklin’in yıldırımın elektrik olduğunu kanıtlamak için uçurtma kullandığı 1752’den bu yana, elektrik hakkındaki bilgilerimiz çok ilerledi. Bilim insanları, büyük şirketlerin Ar-Ge birimleri, girişimciler, üniversiteler, her geçen gün elektriği kullanmanın yeni yöntemlerini araştırıyor. Gelin geleceğin enerji kaynakları nasıl olacak, bir göz atalım…
Modern elektrik santrallerine baktığımızda, birçok ülkede halen kömürün elektrik üretiminde birinci sırada yer aldığını söyleyebiliriz. Kömürü hidroelektrik, doğalgaz, nükleer gibi kaynaklar takip ederken, son yıllarda en büyük rakibi yenilenebilir enerji kaynakları olmaya başladı. Hatta Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol, yakın bir zamanda yenilenebilir enerjinin bir numaralı elektrik kaynağı olacağını söyledi. Daha önceki bir röportajında 2014 ve 2015’de devreye giren enerji santrallerinin yarısının yenilenebilir enerji olduğuna dikkat çeken Birol, bunun da yenilenebilir enerjiyi artık ‘romantik bir hikâye’ olmaktan çıkardığını söyledi. Fosil yakıt çağı kısa sürede bitecek gibi durmasa da, yenilenebilir enerji her geçen gün yeni gelişmelerle payını arttırmaya devam edecek gibi duruyor.
ALTERNATİFİN DE ALTERNATİFİ
Yenilenebilir enerji dediğimizde güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, hidroelektrik ve dalga enerjisi, jeotermal enerji, biokütle enerjisi gibi kaynakları kapsıyor. Bunlar klasik enerji kaynaklarına alternatif olarak sunulan kaynaklar olduğu için “alternatif enerji kaynakları” olarak da anılıyor. Bu kaynakların bir gün kömür gibi geleneksel enerji kaynaklarının yerine geçmesi bekleniyor. Bu gerçekleşir mi? Fosil yakıtlar yerine sadece alternatif kaynaklar ile modern yaşam kesintisiz ve sorunsuz şekilde devam eder mi? Bunlar test edilip, tartışılırken, bir yandan da yenilenebilir enerji, teknolojinin sunduğu imkânlarla hızlı bir gelişme kaydediyor. Hatta yenilenebilir enerji alanında bazı kaynaklar artık daha geleneksel hale gelirken, bu alanda yeni alternatif kaynaklar da ortaya çıkıyor. Yani bir anlamda alternatifin de alternatifi artık gündemimizde. Bu alandaki son örneklerden biri su altı balonları…
YENİ BULUŞ SU ALTI BALONLARI
Kanada'da Hydrostor adlı şirket bu yeni yöntemi test ediyor. İlk tesis Toronto yakınlarındaki Ontario gölünde, altı balonun suyun 55 metre altında bir boru hattıyla elektrik şebekesine bağlanmasıyla kuruldu. Bu yeni buluşta, düzenekteki balonlarda bulunan hava türbinleri döndürerek elektrik üretmesini sağlıyor. Şirket, bu yeni enerji üretim şeklinin mevcut en iyi pilden elde edilen elektrikten iki kat daha fazla elektrik enerjisi üretebildiğini söylüyor. Diğer bir örnek ise Japonya’dan… Japon bilim insanları, 1.8 kilovat enerjiyi kablo kullanmadan mikrodalga aktarımıyla 55 metre uzağa taşımayı başardıklarını duyurdu. Bu yöntem ile gelecekte uzayda kurulacak güneş panellerinden sağlanan temiz enerjinin dünyaya aktarılması hedefleniyor. Dünyadan yaklaşık 36 bin kilometre uzağa kurulacak olan panel ve antenlerde toplanan güneş ışığı enerjisinin, mikrodalga aktarıcı uydular ile yeryüzüne gönderilebileceği ifade ediliyor. Uzayda güneş enerjisi panelleri kurmanın, dünyada kurmaya oranla birçok avantajları var. En önemlisi, hava durumu ve günün aydınlık olan saatleri gibi faktörleri düşünmeye gerek kalmadan 24 saat boyunca enerji toplanabiliyor. Henüz emekleme aşamasındaki projenin, Japonya'da alternatif enerji kaynağı olarak 2040’larda hayata geçirilmesi planlanıyor.
UÇAN RÜZGÂR TÜRBİNLERİ
Bir başka yenilik uçan rüzgâr türbinleri… Rüzgâr türbinleri dünya genelinde hızla yayılırken, kısmen Alaska Enerji Kurumu tarafından finanse edilen BAT-Buoyant Airborne Turbine yani ‘Havada Asılı Rüzgâr Türbini’ adlı proje dikkat çekiyor. Bu yüksek irtifalı rüzgâr türbini, dünyanın dört bir yanına kolayca taşınabilen ve çiftliklerden tutun felaket bölgelerine kadar geniş bir yelpazeye enerji sağlayabilecek bir enerji kaynağı olarak tasarlanmış. BAT’ı sıradan rüzgâr türbinlerinden ayıransa daha yüksek irtifalardaki daha güçlü rüzgâr akımlarına erişip, iki kat daha fazla enerji üretebiliyor olması. BAT’in yerden 300-600 metre yükseğe çıkmasını, yüksek irtifalar için tasarlanmış bir helyum balonu gövde sağlıyor. Google da yeni nesil rüzgâr türbinleri test eden firmalar arasında. Google'ın ilginç projeler birimi Google X, uçan rüzgâr türbini denemeleri yapıyor. Eğer bu proje başarılı olursa, dağ başlarında rüzgâr alan küçük kasabalarının veya özel sanayi kurumlarının enerji ihtiyaçlarını birkaç insansız türbin uçak sayesinde karşılamak mümkün olacak.
İşte tüm bu örnekler ve çok daha fazlası geleceğin enerji kaynakları olarak bizi bekliyor… Teknoloji hem yenilenebilir enerjinin maliyetlerini düşürerek, daha geniş kitlelere yayılmasını, hem de yeni ufuklara yelken açmasını sağlıyor.