Gecenin büyüsü içinde İstanbul
Yolculuğu tam 30 yıl önce başlayan Adım Adım İstanbul® programlarında, şehrimizin mimari şaheserlerinin sırlarına gecenin büyüsü içinde de tanık oluyoruz. Adım Adım İstanbul®un Ayasofya ile başlayan “Gece Gezileri” Kariye, Demir Kilise ve Süleymaniye ile devam ediyor.
Adım Adım İstanbul® gezilerinin yolculuğu, tam 30 yıl önce Köşe Bucak Haliç’le başladı. Geçtiğimiz 30 yılda bu ilk programımıza 200’e yakın özgün güzergâh ekledik. Bir “gezi kültürü bilinci” yaratma amacıyla çıktığımız yolda gezginlerimizin ilgisi ve desteğiyle programlarımız birer klasik haline geldi. 30. yılımızda, yaşadığımız şehrin güzelliklerine gecenin büyüsü içinde tanık olmanın keyfini yaşıyoruz.
Gece gezilerinde ilk adresimiz, “kaplanamaz boşluk ve erişilmez sınırsızlık” olarak kabul edilen Ayasofya’ydı. İlk defa İmparator İustinianos’un görevlendirdiği Batı Anadolulu iki mimarın, Miletos’lu İsidoros ile Tralles’li Anthemios’un ellerinde yükselen Ayasofya, yapıldığı dönemde kaplanamaz, sınırlanamaz bir boşluk, çevrelenemeyen ‘kosmos’un bir sembolü olarak görülüyordu. Kubbesi, erişilmez bir sınırsızlık, mozaikler ve renkli taşlarla kaplı duvarları, çayırları, ormanları, denizleri temsil eden yeryüzü olarak kabul ediliyordu.
Ayasofya’nın ardından ikinci durağımız, bir başka paha biçilemez Bizans mirası, Kariye oldu. Kariye, İtalya’da Giotto ile başlayan Rönesans akımının paralelinde Bizans’ta da yeni bir sanat anlayışının başladığına çarpıcı biçimde işaret ediyor. Her biri ayrı öneme sahip resimlerinde ve mozaiklerinde ilkçağın Helenistik dönem geleneğinin bilgilerinden faydalanmakla birlikte üç boyutluluğa da dikkat çekiyor. Böylece başınızı çevirdiğiniz her bir yönde, resme derinlik sağlayan arka planın ve mimari motiflere verilen önemin altı çiziliyor.
İki Bizans eserinin ardından üçüncü durak, Sveti Stefan Bulgar Ortodoks Kilisesi, nam-ı diğer Demir Kilise’ydi. Bu gezi Sina Yarımadası’ndaki Aya Katerina Manastırı’nın metokhion’u olarak kurulan ve sadece gezginlerimize özel olarak açılan Tur-ı Sina Manastırı ziyaretiyle başladı. Tur-ı Sina’nın ardından, dünyanın dökümdemirden ilk ve tek kilisesi Sveti Stefan Bulgar Ortodoks Kilisesi’ne geçildi. Aslına uygun bir restorasyonun ardından kısa süre önce yeniden açılan Demir Kilise, o gece sadece bizim gezginlerimizi ağırladı.
Ve sıra yaklaşık beş asırdır hâkim olduğu tepeden sadece İstanbul’u değil, tüm dünyayı seyreden külliyeye, Süleymaniye’ye geldi. Mimar Sinan’ın ve Kanuni Sultan Süleyman’ın İstanbul’a armağan ettiği bu muhteşem yapı, sanatla politik gücü bir araya getiriyor. Roma’nın San Pietro’su, Paris’in Notre Dame’ı, Londra’nın Saint Paul’ü gibi, İstanbul da kent imgesi söz konusu olduğunda Süleymaniye ile bütünleşiyor. İmparatorluğun bu simgesel yapısı, kentin en güzel siluetine de egemen!
İstanbul’un sırlarını gecenin büyüsü içinde keşfetmek için bize katılın:
www.adimadimistanbul.comwww.festtravel.com/istanbul-gece-gezileri80’li yılların sonunda Adım Adım İstanbul® gezileri bir zorunluluk, bir kültürel dayatma olarak ortaya çıktı. Elimizde sabun köpüğü gibi kaybolup giden, tarihsel, kültürel, sosyolojik dokusu hızla değişen canlı bir İstanbul vardı. Bu durumu, belli bir kültür bilinci ve tarihsel bakış açısıyla değerlendirmek, geçmişi solumak, günde geleceği yakalamak isteyen insanlar da vardı.
İşte böylesi “doğru bir zamanda”, o dönemin gözde dergilerinden Tarih ve Toplum ile FEST, “İstanbul’la Tanışın” çağrısıyla Adım Adım İstanbul® gezilerini başlattı. 12 Kasım 1988 Cumartesi günü ilk Adım Adım İstanbul® gezimiz gerçekleşti: Köşe Bucak Haliç. İkinci gezimizse 19 Kasım 1988 tarihinde, Sultanahmet-Divanyolu-Süleymaniye olacaktı.
İşte Türkiye’de “kültür turizmi” kavramı bu gezilerle ete kemiğe büründü, gerçek anlamına kavuştu.