Eskişehir 'Ev Hemodiyalizi'ni konuştu

Ev hemodiyalizi

Eskişehir Divan Express Hotel’de düzenlenen “Diyalize Güncel Bakış” toplantısında, nefroloji alanının uzman isimleri, böbrek yetmezliği tedavisinde gelinen noktaya dair bilgiler aktardı.


Eskişehir Divan Express Hotel’de gerçekleştirilen ‘Diyalize Güncel Bakış’ toplantısında, klinik ve hastanelerde uygulanan diyaliz tedavisinin yanı sıra Ev Hemodiyalizi ve organ nakli sağladığı faydalar açısından değerlendirildi. Ev Hemodiyalizi ile ilgili bilgi veren Ege Üniversitesi Nefroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Ok, “Organ bağışı sayısının yetersiz olması nedeniyle, bugün tüm dünyada uygulanan en yaygın tedavi türü olarak diyaliz karşımıza çıkıyor. Klinik ve hastanelerde uygulanan bu diyaliz türü; hastaların diyaliz sonrasında bir takım bedensel sıkıntılar yaşamasına ve klinikte geçirilen vakitlerde sosyal hayattan uzaklaşmasına neden olmakta. Dolayısıyla 2010’dan beri ülkemizde uygulanmakta olan Ev Hemodiyalizi, kadavradan böbrek nakline eşit bir uygulama olarak, hastaların yaşam kalitesini artırmakla kalmıyor özgürce vakit geçirme imkanı da sunuyor” dedi.


“Böbrek naklini ve diyalizin kalitesini yükseltmek için çaba sarf edilmeli”


Eskişehir’de düzenlenen toplantının konuşmacılarından Prof. Dr. Ercan Ok, böbrek yetmezliğinin tüm dünyada olduğu gibi giderek büyüyen önemli bir sağlık sorunu olduğunu söyledi.


Hekimler olarak üç temel hedeflerinin olduğuna dikkati çeken Ok, “Hastaların yaşam süresini uzatmak, yaşam kalitelerini arttırmak ve bunu da en ekonomik şekilde yapmak. Zira böbrek yetmezliği tedavisi bütün ülkeler için ciddi bir ekonomik yük de getiriyor” diye konuştu.


Ok, böbrek yetmezliğinin çeşitli tedavi şekilleri olduğunu, bunların tümünün de ülkemizde başarıyla uygulanıyor olmasının gurur verici olduğunu belirtti. Ok, “En ideal tedavi yöntemi böbrek naklidir, tabii şunun da altını çizmek isterim ki transplantasyon mutlaka tıbbi ve etik kurallara uygun şekilde gerçekleştirilmelidir” dedi.


“Öte yandan, şu da bir gerçektir ki böbrek transplantasyonunun çok yaygın olduğu ülkelerde bile, hastaların çoğunluğu diyaliz ile tedavi edilmektedir” diyen Ok, ”Bunun iki nedeni vardır: birincisi organ teminindeki yetersizlik, ikincisi ise bazı hastaların böbrek nakline uygun olmamasıdır. Dolayısıyla, bir yandan organ bağışını arttırmak için uğraşırken, bir yandan da maliyet unsurunu da göz ardı etmeden diyaliz hastalarında yaşam süresi ve kalitesini iyileştirmek için uğraşmalıyız” açıklamasını yaptı.


“Evde diyaliz tedavileri hasta için daha konforlu ve ülke için daha ekonomik”


Ok, “Böbrek yetmezliği teşhisi konan hastaların, eğer böbrek bağışlayacak bir yakınları varsa hiç diyaliz olmadan böbrek nakli olmaları uygun olur. Eğer bu yoksa da kadavradan böbrek nakli için bekleme listesine kayıtlarını yaptırmaları gerekir. Diyalize yeni başlayacak tüm hastalar için, eğer engel bir durum yoksa ilk seçenek periton diyalizi olmalıdır. Zira hastanın henüz kendi böbrek işlevlerinin de kısmen mevcut olduğu ilk yıllarda periton diyalizi etkili bir tedavi yöntemi olarak hastanın yaşamını özgürce sürdürmesine ve çalışabilmesine olanak veriyor” diyen Ok, “Yıllar içinde böbrekler işlevlerini tümüyle kaybedince, doktorlar hastalarına hemodiyalize geçmeleri gerektiğini söylediğinde, bu hastalar haftada üç kere diyaliz merkezine gitmeye direnç gösterebiliyorlar, oysa bu hastalar hemodiyalizi de evlerinde yapabilirler” diye konuştu.


“Evde hemodiyaliz kadavradan böbrek nakli kadar başarılı bir yöntem”


Prof. Dr. Ercan Ok, yapılan çalışmaların, evde hemodiyaliz tedavisinin, kadavradan yapılan böbrek nakline eşdeğer yaşam süresi ve kalitesi sağladığının gösterildiğine dikkat çekerek, “Böbrek nakli kadar başarılı sonuçlar sağlayan bu tedavi yöntemi, Sağlık Bakanlığı’mız ve Sosyal Güvenlik Kurumu’muzun destekleri sayesinde ülkemizde artık başarıyla uygulanıyor ve bugün ev hemodiyalizi yapan hasta sayısı 300’ün üzerinde. Türkiye kısa sürede bu konuda Avrupa’da en başarılı 4’üncü ülke oldu” dedi.


“Evde hemodiyaliz uygulaması ülkemizde yeni, ancak dünyada 50 yıldır başarıyla uygulanan bir tedavi yöntemi” diyen Ok, “İki aylık eğitim sonrasında, hastalar kendi evlerinde ve genellikle gece uykuda iken sekiz saat süreyle hemodiyaliz oluyorlar” diye konuştu.


Ok, evde hemodiyaliz hastalarının tahlillerinin çok düzeldiğine, pek çok hastanın ilaç kullanma ve sıkı perhiz uygulama zorunluluklarının ortadan kalktığına, diyaliz sırasında tansiyon düşmesi-kramp ve diyaliz sonrası halsizlik şikayetlerinin tamamen kaybolduğuna dikkat çekti.


Prof. Dr. Ercan Ok, sözlerini şöyle tamamladı:


“Ev hemodiyalizi ile hastaların çalışabilmeleri mümkün oluyor, okula devam edenler var, genel sağlık durumları iyi olduğu için bunların içinde ağır işlerde çalışan, mesela kamyon şoförlüğü yapan var. Sağlıklı doğum yapıp, bebek sahibi olan iki bayan hasta var, bunlar biz hekimlere çok memnuniyet veriyor tabi”