Avrupa'da sudan ucuz 10 şehir
Standart, kalite, yenilik, orijinallik, gelişmişlik… Avrupa ülkeleri denince bir gezgin için akla ilk gelen şeylerden biri bu nedenle para olur
Standart, kalite, yenilik, orijinallik, gelişmişlik… Avrupa ülkeleri denince bir gezgin için akla ilk gelen şeylerden biri bu nedenle para olur. Ama bütün Avrupa öyle mi? Tabi ki hayır… Dünyanın en pahalı kentleri de bu kıtada, en hesaplıları da… Ucuz ama keyifli bir Avrupa seyahati planlıyorsanız kendi deneyimlerimle harmanladığım bu listeye mutlaka göz atın. İşte Avrupa'nın gezmesi en ucuz şehirleri..
Lille: Biranın en lezzetlisi…
Fransa’nın Belçika sınırındaki bu şirin kent, Londra-Paris arası hızlı tren seferlerinin en önemli duraklarından biri! Bu tren sayesinde, günübirlik ziyaretçi sayısı oldukça fazla... Kaldırım taşlarıyla döşenmiş sokakları, büyüklü küçüklü meydanları Ortaçağı anımsatan görüntüler sunuyor.
Strazburg: Açık hava müzesi
UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan bu güzel şehir tam bir açık hava müzesi. Parkları, bahçeleri, müzeleri gez gez bitmiyor. Kent ayrıca tam bir üniversite kenti...
Tallin: Ortaçağdan görüntüler
Estonya’nın başkenti tipik bir liman kenti. 2011 yılında Avrupa’nın Kültür Başkenti olan kent daracık sokakları, pasajları ile ziyaretçilerini ortaçağa götürüyor. Eski Şehir, lokantaları, barları ve kafeleri ile eğlencenin merkezi.
Prag: Avrupa’nın en güzeli
Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’ın, Avrupa’nın en güzel kenti olduğu konusunda tüm gezginler birleşiyor. Kentin ortasından geçen Vltava Nehri’nin iki yanına sıralanmış soluk sarı, vişne çürüğü, gök mavisi badanalı evleri, kiliseleri, daracık eski sokakları, süslü köprüleri ile Prag mutlaka görülmesi gereken kentlerden biri. UNESCO’nun “Dünya Mirasları” listesinde yer alan bu güzel kent bir çok romanın da kahramanı.
Dubrovnik: Osmanlı’nın izleri
Hırvatistan’ın Adriyatik denizi kıyısında yer alan başkenti tam 443 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmış. Onun için kentin her köşesinde o dönemi hatırlatan izlere rastlamak mümkün.
Lizbon: Fado ve sardalye
Portekiz’in Atlantik Okyanusu kıyısındaki başkenti benim en sevdiğim şehirlerden biridir. İstanbul gibi yedi tepe üstüne kurulmuş bu kenti insan gezmeye doyamaz. Eski mahalleleri, daracık sokakları, küçük ama çok lezzetli lokantaları, kahveleri ile Lizbon gezginleri kendine âşık eder.
Krakow: Yaşlı cazibe
Polonya’nın en eski şehirlerinden biri olan Krakow güzelliğini hala koruyor. Yani eski cazibesi hala yerli yerinde. Kent ülkenin bilim, kültür, sanat merkezi. Buradaki lokantalar ülke mutfağının en lezzetli yemeklerini sunmakla öğünüyorlar
Riga: Müzeler kenti
Letonya’nın başkenti Riga, aynı zamanda Baltık bölgesinin kültür başkenti. Riga’da tam 40 müze var. Gez gez bitmiyor. Neredeyse her konunun bir müzesi bulunuyor.
Budapeşte: Tuna’nın Kraliçesi
Macaristan’ın başkenti Budapeşte’ye kimileri Tuna’nın Kraliçesi, kimileri de Avrupa’nın Kalbi yakıştırmasını yapıyor. Bu güzel kent tüm bu adları hak edecek güzellikte.
Vilnius: Eski yapılarla bezeli
Litvanya’nın başkenti Vilnius’un neredeyse her köşe başında eski bir yapı var. Kentte çeşitli asırlardan kalma tam 1500 tane tarihi bina olduğu söyleniyor. Bu nedenle de kent UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde yer almış